| bir adam tüm bu aksanları ve kimlikleri üstlenebilir mi? | Open Subtitles | شخص واحد يستطيع التظاهر بكل هذه اللهجات، وكل هذه الهويات؟ |
| Böylelikle, bilim insanları çok heyecanlandılar, ve tek bir onkogen bunu yapabilir, dediler. | TED | شعر العلماء بالإثارة وقالوا أن جين سرطاني واحد يستطيع عمل هذا. |
| Gördüğümüz gibi bazen sadece bir tehlike bizi kutuplaştırabilir. | TED | و احياناً خطر واحد يستطيع استقطابنا كما رأينا |
| Şimdi artık biliyoruz ki, kararlı bir adam onları peşine takıp 5 dakika oyalayabilirse kaçabiliriz. | Open Subtitles | والآن نحن نعرف إذا كان رجل واحد يستطيع تشتيت إنتباههم لـ 5 دقائق فيمكن لرفيقه الهروب |
| Şu anda gidebileceği tek bir yer var: | Open Subtitles | هناك مكان واحد يستطيع الذهاب اليه الأن منزله |
| bir yarrak belki on genç kızı tatmin edebilir ama olgun bir kadını, on erkek biraraya gelse bile zor tatmin eder. | Open Subtitles | ديك واحد يستطيع ارضاء عشر دجاجات ولكن عشرة رجال لا يستطيعون ارضاء امرأة واحدة |
| Evet. bir insana ruh aktarılabilir. - Şahane! | Open Subtitles | أجل ، واحد يستطيع أن ينقل الأرواح إلى بشري آخر |
| - O henüz kazanmadı... - ona karşı durabilecek bir insan olduğu sürece kazanamaz. | Open Subtitles | طالما أن هناك شخص واحد يستطيع أن يواجهها |
| Gözlerin tekrar birleşmesi gibi. Anlaşılan bu adam, bir bıçakla her şeyi yapabilir. | Open Subtitles | زرع العينين , شيء واحد يستطيع أن يفعل أى شيء بسكين |
| -Kılıflı bir tane istemiyorum! | Open Subtitles | لا أحتاج واحد يستطيع صنع حقيبته المتنقله الخاصه |
| Belki herkes bir ya da iki adım ilerleyebilir bunda. | Open Subtitles | لربما كل واحد يستطيع أن يتحرك مسافة غنش أو إثنين في هذه المسألة |
| Annem hep derdi ki, aptalca birşey yapmak için bir kişi gerekir, ama gerçekten aptalca bir şey yapmak için birden fazla kişi gerekir.. | Open Subtitles | أمي كانت تقول,شخص واحد يستطيع فعل شيئ أخرق ولكنك الناس يستطيعون فعل أمر أخرق بالفعل |
| Ancak, gerçek dünya kusursuz değil, bu yüzden içinde olan herşeyi yöneten tek bir yasa yok. | Open Subtitles | لكن العالم الحقيقي ليس كاملا و لذلك لا يوجد هنالك مبدأ واحد يستطيع توضيح كل شئ |
| Böyle bir işin üstesinden ancak tek bir adam gelebilir ve gerçek şu ki... rahatsız edilmekten hoşlanmaz. | Open Subtitles | هناك شخص واحد يستطيع تولي مهمة كهذه.. فرانكلي إنه لا يحب أن يزعجه أحد |
| Yüksek düzey bir ünlü olarak ilk resmi gösterimim ve biri benim konuğum olarak partiye benimle gelecek. | Open Subtitles | وهو ظهوري الرسمي كنجم مشهور كبير وشخص واحد يستطيع القدوم معي إلى الحفلة كضيفي |
| Geçitten sadece bir kişi geçebilir ve görünüşe göre, Şeytani M. ile savaşmak için doğru seçim sensin. | Open Subtitles | فقط واحد يستطيع العبور وانت تبدو لنا الخيار الافضل لمحاربة الشرير م مالثازار؟ |
| Onu elinden geldiğince iyi kelime kodlamaya itecek tek bir insan var. | Open Subtitles | يوجد فقط شخص واحد يستطيع دفعه للتهجي بأفضل طريقة ممكنة له |
| Anneme saldıranların kim olduğu hakkında bir şey söyleyebilecek bir kişi bile yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شخص واحد يستطيع أن يخبرني أيّ شئ حول الذي سلب أمّي. |
| bir insan bu kadar şey hissedemez havaya uçar sadece senin duygusal yanın bi çay kaşığı kadar olduğu için. | Open Subtitles | شخص واحد يستطيع الشعور بكل هذا إنهم سينفجروا هذا بسبب أن لديك مشاعر متحركة كملعقة الشاى |
| Yuri O kadar kişi gömdün ve yine tek bir adamı elinden kaçırıyorsun | Open Subtitles | مع كل هؤلاء الرجال ورجل واحد يستطيع ان يفعل ذلك |