| Kareli gömlek, çok gergin, belli ki daha önce hapse girmemiş. | Open Subtitles | قميصٌ منقش، متوتر للغاية، واضحٌ أنه لم يدخل السجن من قبل. |
| belli ki bir dönemden geçiyorsun, ve bizler de senin yanındayız, ama gerçekten güzel bir fikri olan var mı? | Open Subtitles | واضحٌ أنّكِ تفكّرين بأمر و نحن هنا لجانبك، لكن مع ذلك، هل لأحدٍ منكم فكرة جيّدة؟ |
| Hayır. Bu kadar. Çok belli. | Open Subtitles | . كلا , هذا هو الأمر . أنه واضحٌ جداً , أنه سهلٌ جداُ |
| Bence Asyalı olduğu için intihar etti. Bence bu çok bariz. | Open Subtitles | أعتقد أنهُ قتل نفسه, لأنه آسيوي, ذلك واضحٌ جداً |
| - Üçümüzü de reddetmiş olan bir adam belli ki güzel şeyleri fark etmekten aciz. | Open Subtitles | شخصٌ خذل ثلاثتنا، واضحٌ أنّه لا يستطيع تمييز أمرٍ جيّد. |
| belli ki sıkıntıdan patlamak üzeresin. | Open Subtitles | واضحٌ أنها أشعرتك بالملل حتّى الموت عند خروجك هنا |
| Ve en azından daha destekleyici olabilirsiniz. Neden sinirlendiği çok belli bence. | Open Subtitles | وأقلُ ما يمكنكم فعلهُ يا رفاق هو أن تقدموا لي الدعم حسناً, أظنُ أنَّ سبب غضبها واضحٌ جداً |
| Ve annem de, çünkü odasında saklanıyor, belli ki yardım olmayınca böyle yapılıyor. | Open Subtitles | وعلى أُمي أن تفعل ذلك أيضاً.. لأن الإختباء في غرفتها لا ينصر قضيتها كما هو واضحٌ |
| Çok iyi yalan söyledin. belli ki babanın kızısın. | Open Subtitles | إنّكِ تكذبين جيداً، واضحٌ أنكِ إبنةَ أبيكِ |
| Ortağın aşırı seksi ve sen de ona sırılsıklam âşıksın, çok belli. | Open Subtitles | شريكتك جميلة جدًا، و واضحٌ جدًا بأنك . واقعٌ في حبها |
| Cevaplamasına bile gerek yok. Yüzünden belli oluyor. | Open Subtitles | لا يتوجب عليه الجواب الأمر واضحٌ في وجهِه |
| - Boş ver. Orada ne halt yedikleri belli. | Open Subtitles | انسى ذلك، واضحٌ تمامًا ما ينونَ القيام به هناك. |
| belli ki aracın patlamadan önce çekilmiş, henüz basına vermedikleri bir görüntü kaydı var. | Open Subtitles | واضحٌ أن هناك صور كاميرات مراقبة للشاحنة لم تُعلن بعد للعامة، قبيل الانفجار |
| En azından benim rengim belli. Sen ne ayaksın? | Open Subtitles | على الأقل أنه واضحٌ ماهو لوني بخلافك. |
| Hiç kimseyi öldürmediğin Açıkça belli. | Open Subtitles | واضحٌ جداً أنكَ لم تقتل أيُ أحد. |
| -Hayır yapmadım-- - Yatırdığın çok belli. | Open Subtitles | . أنا لم أبلل - . كلا , لقد فعلتَ , واضحٌ جداً - |
| belli ki bize söylediğinden daha çok şey biliyor. | Open Subtitles | واضحٌ انهُ يعلم اكثر مما يقولهُ لنا |
| Kalitede bariz bir fark var. | TED | هناك اختلافٌ واضحٌ في الجودة. |
| Bu çok bariz ve çok doğru. | Open Subtitles | هذا واضحٌ تمامًا، ودقيقٌ تمامًا. |
| Hayır, neden ölüm sebebiyle ilgisiz olmadığı Açıkça görülen yaralara odaklandın diyorum. | Open Subtitles | كلا، أعني لمَ تركز على كدمات قديمة واضحٌ أنها ليست مسببة للوفاة؟ |
| - Ne dediler? Ne dedikleri önemli değil. Onları çalmaya çalıştığın gün gibi ortada. | Open Subtitles | لا يهمّ مالذي قالوه ،فالأمر واضحٌ للعيان أنّك تحاول انتزاعها منّا |