| Besleyici, özellikle metionin ve sistein açısından zengin, ki bu aminoasitlere arpa, pirinç veya buğday gibi diğer ana tahıllarda rastlamak zor. | TED | فهي مغذّية، وغنية خاصة بالميثونين وسيستياين، حمضان أمينيان تفتقر إليها الكثير من الحبوب الرئيسة: كالشعير والأرز والقمح على سبيل المثال لا الحصر. |
| meyve, sebze, tam buğday unu, kahverengi pirinç, kendi doğal hallerinde lif yönünden zengindir. | TED | الفواكه والخضروات ودقيق القمح الأسمرر والأرز البني , في أشكالها الطبيعية ، والغنية بالألياف. |
| Kendini hamburger ekmeği, pirinç, waffle ve protein barlarından oluşan bir diyete sokmak gibi. | TED | مثل أن يكون نظامك الغذائي من كعك الهامبرغر، والأرز والفطائر وأعواد البروتين. |
| Bezelyeler ve pirinçli sinirotu, ve yanında körfezde yakaladığım snapper'lar. | Open Subtitles | البازيلاء والأرز مع لسان الحمل والسمك الذي كنت أصطاده من الخليج |
| Evet, daha önce içmişsin ya, tavuklu ve pirinçli? | Open Subtitles | ذاك الذي كان لديكِ سابقاً الدجاج والأرز ؟ |
| Sevdiğin yemek olan kuru üstü pilav yaptım. | Open Subtitles | هذا هو طعام عشاءك المفضل من الصويا والأرز. هيا |
| Güney HindiÇini'nin uçsuz bucaksız çamur ve pirinç tarlalarında... | Open Subtitles | في السهول الكبرى من الطين والأرز من جنوب الهند الصينية |
| Bir bakalım. Mumlar, çiçekler, yer kartları, pirinç. | Open Subtitles | لنر، الشموع والورود وبطاقات الجلوس والأرز |
| Soy, kuzu ve pirinç karışımı, o bok seviyor. Evet öyle. | Open Subtitles | النسب، لحم الضأن والأرز مزيج، وقال انه يحب أن القرف. |
| Yiyecek ise ağaç ve yumru köklere dayanan küçük ölçekli çiftlik ağlarından geliyor, buğday ve pirinç gibi daha az verimli tahıllardan değil. | TED | ويأتي الطعام من شبكات صغيرة من المزارع والتي تركز على الأشجار والدرنات أكثر من تركيزها على الحبوب منخفضة الإنتاجية مثل القمح والأرز. |
| Bu senaryoda, dünyanın bazı bölgelerinde mısır ve buğday verimliliğinin yüzde 40, pirinç verimliliğinin yüzde 30 kadar düşmesi bekleniyor. | TED | محاصيل الذرة والقمح في بعض أنحاء العالم من المتوقع أن تكون أقل ب40% في سيناريو أقل بأربع درجات، والأرز أقل ب30%. |
| Bak, anne. Ekmek, sosis ve pirinç. | Open Subtitles | انظـري يـا أمّي الخبز والسجق والأرز |
| Yardım konvoyuyla gelen pirinç ve mercimek? | Open Subtitles | والأرز و العدس من منظمة الاغاثة؟ |
| Elinizdekiler ancak 50 tane lima fasulye konservesi 32 tane ton balığı konservesi, biraz tavuk ve pirinç. | Open Subtitles | و32 علبة تونة وبعض الدجاج والأرز |
| Mercimek ve pirinç karıştırılıp yenecek. | Open Subtitles | والعدس والأرز يتم خلطهما وأكلهما |
| Süt gibi, karnıbahar, pirinç falan. | Open Subtitles | مثل الحليب، البطاطس، القرنبيط، والأرز... |
| Çivit, pirinç ve tütünümüz var. | TED | لديك النيلة والأرز والتبغ. |
| Kuru üstü pilav var. | Open Subtitles | الفاصوليا والأرز جاهزات |