| Yüzlerce yıldır, kirli düşünceler ve kirli işler bu duvarların içinde işlendi. | Open Subtitles | لمِئات السنين إن الأفكار الكريهة والأعمال الكريهة قد إرتُكِبَت بداخل حيطانه وجُدرانه |
| Yolumu karanlıkta arıyordum dünyevi şeylerde ve kötü şeylerde kurtuluşu arıyordum. | Open Subtitles | أشق طريقي عبر الظلام أبحث عن الخلاص بتفكير عالمي والأعمال الشيطانية |
| Çocukların yüzde 60'ı okula gitmiyor, çünkü koyunlara, keçilere ve diğer hayvanlara bakmaları gerekiyor. | TED | 60 بالمئة من الأطفال لا يرتادون المدرسة لأنه يجب عليهم رعاية الحيوانات الخرفان والماعز والأعمال المنزلية |
| ve kâr ihtiyaçlarını karşılayabildiğinde, işletme bunları oluşturur. | TED | والأعمال التجارية تنشئها عندما يكون بالإمكان أالتقاء احتياج بربح |
| Ben çok dayanıklıyımdır. Ev işleri gözümü korkutmaz. | Open Subtitles | أنا قوية للغاية والأعمال المنزلية لا ترهقني |
| Düşündüğünüz zaman, aslında devasa bir yatırım fırsatı ve politik değişim ve filantropiyi teşvik edecek bir fırsat. | TED | إذا فكَّرتم في الأمر، إنها بالفعل فرصة هائلة للاستثمار وفرصة لدفع عجلة التغيير في مجال السياسات والأعمال الخيرية. |
| 90'ların sonlarında, dünya yatırım ve banka sisteminde, etik açıdan büyük bir baskı vardı. | TED | في أواخر التسعينيات، كان هناك تعزيز كبير للأخلاق في عالم الاستثمار والأعمال المصرفية. |
| Pratik, geliştirme amacıyla bir eylemin tekrarlanmasıdır ve eylemi daha kolay, daha hızlı ve daha güvenli yapmamızı sağlar. | TED | الممارسة هي تكرار الأفعال والأعمال بهدف التحسين منها، وتساعدنا على أداء هذه الأفعال بشكل سهل وسريع. |
| Şimdi, tarih boyunca, insanlar din adı altında dehşet suçlar işlediler ve vahşete sebep oldular. | TED | الآن، وعبر التاريخ، ارتكب الناس الكثير من الجرائم والأعمال الوحشية باسم الدين. |
| Tüm dünyadaki artan popüleritemiz ve sanat eserlerimizden kısa bir süre sonra çok farlı bir problemle karşı karşıya kalmaya başladık. | TED | مباشرة بعد تزايد شعبيتنا والأعمال الفنية حول العالم، بدأنا نواجه نوعًا مختلفًا جدًا من المشاكل. |
| Bütün meslekleri ve çalışma biçimlerini yok edebilir. | TED | وأنها قد تمحو العديد من المهن والأعمال. |
| Ağır başlı ve kafası birçok asil düşünceyle dolu bir genç adamım. | Open Subtitles | شاب محبوب مليئ بالأفكار والأعمال النبيلة |
| Ancak acele ayrılmak zorundayım ve şu anda izninizi rica ediyorum. | Open Subtitles | ولكن ذلك هو ، والأعمال التجارية تثمر دعوة لي وبالتالي ، وبالتالي أقصد هنا أن تأخذ مغادرة بلدي. |
| Ülkesine ihanet. Batı ülkeleri için ajanlık ve sabotaj. | Open Subtitles | خيانة وطنه، التجسس لصالح دول غربية والأعمال التخريبية |
| İzci toplantıları ve amme hizmeti arasında bakalım vakit bulabilecek misin? | Open Subtitles | سأرى ما إذا كان بإمكانك أن توفق ما بين اجتماعات الكشافة والأعمال الخيرية الخاصة بك |
| Hayır, kitapta tarif edilemez kötülükte ayinler ve büyüler olduğu söylenir. | Open Subtitles | لا, الكتاب كان يقول أن نحتوى الطقوس والأعمال التى تجلب الشر الشنيع |
| Üzgünüm ama kaç saatimin olduğu ve kaç sevap işlemem gerektiğini anlamadım. | Open Subtitles | آسف، لم أنتبه لعدد الساعات والأعمال الصالحة |
| Dua, temizlik ve çok çalışma ile yolunu kaybedenler, tekrar kurtarıcımız İsa'nın yolunu bulabilirler. | Open Subtitles | بفضل قوة الصلاة، النظافة والأعمال الشاقة يمكن لأغلب النساء العثور على الطريق نحو المسيح عيسى |
| Neden bilim dünyasına saplandığını ve tüm o hayırseverliğini anlamak zor değil. | Open Subtitles | ليس من الصعب فهم سبب شغفك للعلم والأعمال الخيرية |
| - Yaptığın işleri de sanki bana lütuf olsun diye eziyet çekiyormuş gibi yapıyorsun. | Open Subtitles | مثل دورك في الرعايه والأعمال المنزليه معروف كبير وانك كالألم في المؤخره |
| Tabut, taşıma hizmeti ve evrak işleri. 800 sol eder. | Open Subtitles | تابوت والنقل والأعمال الورقية. ثمان مائة كاملة. |