| Temiz ve alışılmamış bir aile gösterisi. yılanlar ve doğuştan tırmanıcılar. | Open Subtitles | إنه عرض عائلي ونظيف والثعابين تجيد القفز بطبيعتها |
| Boğalar ikinci, yılanlar ise üç. | Open Subtitles | شيكاغو بولز في المركز الثاني ، والثعابين في المركز الثالث. |
| Kitaplar, yılanlar, PBS, çalgısız müzik, bu hikaye. | Open Subtitles | الكتب والثعابين وبرنامج تلفزيوني وكابيلا ,تلك القصه |
| Evet, orada ayılar ve yılanlar ve örümcekler var, hayatı tehdit eden her türlü yaratık yani, endişelenme. | Open Subtitles | أجل هناك العديد من الدببة والثعابين والعناكب جميع الأنواع التي تهدد أشكال الحياة لا تقلقون |
| En korkunç halüsinasyonları ya da farelerin, yılanların, böceklerin yerden fışkırdığını, solucanların duvarlarda gezindiğini görürsün. | Open Subtitles | يمكنك ان ترى أفظع الهلاوس أو الجرذان والثعابين, والصراصير تخرج من الأرض والديدان تنزلق على الجدران |
| Kurak yüzünden farelerle yılanlar su tanklarına giriyor. | Open Subtitles | الجفاف يجذب الفئران والثعابين لداخل الخزانات. |
| Yani, maymunlar ve yılanlar hayatta kalıyorsa, ben de kalırım. | Open Subtitles | اذا استطاعت القردة والثعابين النجاة فسأنجو أيضاً |
| İncilde oburluk için yazan ceza zorla fareler, yılanlar ve böceklerle beslendirmektir. | Open Subtitles | العقوبة التوراتيه للشراهة هو أن يتم تغذيتهم بالقوة بالفئران، الضفادع والثعابين. |
| Bu sadece en zehirli semenderlerin yenilmekten sakınabileceği anlamına gelir, sadece en dayanıklı yılanlar yenmekten kurtulur. | TED | هذا يعني أن السلمندر الأكثر سمية يمكنه تفادي أن يتم التهامه والثعابين ذات المقاومة الأكبر يمكنها النجاة بعد تناول هذ الوجبة. |
| Burada sadece yılanlar ve sürüngenler var. | Open Subtitles | يبدو المكان مليئًا بالتماسيح والثعابين |
| Akrepler ve yılanlar sayesinde kimse onu bulamaz. | Open Subtitles | في الخارج هنا مع العقارب والثعابين... لم يعثر عليه أحد أبداً |
| # Yamyamlar, yılanlar ve belâlar # | Open Subtitles | * *أكلة لحوم البشر ، والثعابين ، الطاعون. * |
| Allahın belası maymunlar, yılanlar, timsahlar, bilmemneler! | Open Subtitles | ملعون القرود والثعابين و التماسيح و القرف ! |
| Yalnızca ben ve yılanlar, kardeş. | Open Subtitles | فقط أنا والثعابين , يا أخي. |
| Kanatlı direk, yılanlar. | Open Subtitles | الموظفين مجنح، والثعابين. |
| Bu, böcek kurbağalar, deniz anaları, semender ve yılanlar gibi kendilerini savunmak için zehirli kimyasallar kullanan binlerce canlı türünden biriydi- bu durumda karnındaki bezlerden zehir püskürten bir canlıydı. | TED | إنها واحدة من آلاف الأنواع الحيوانية، مثل الضفادع، وقناديل البحر، والسلمندر، والثعابين. التي تستعمل مواد كيميائية سامة للدفاع عن نفسها - في هذه الحالة، عن طريق قذف السائل السام من الغدد الموجودة في بطنها. |
| Dediğim gibi... yılanlar ve iblisler pek çok kılığa girebilirler. | Open Subtitles | (بضحك)[القس ستروغينز مثلما قلت... الحيات والثعابين تتنكّر كثيرا |
| Bir günde kargoya veren Amazon değil kuşlar ve yılanların olduğu kötü Amazon. | Open Subtitles | ولا أقصد تلك الجيدة التي تتضمّن الأبحار فيها لمدة يوم تلك السيئة المليئة بالطيور والثعابين |