| Ama sıkı çalışma ve arzuya rağmen ekonomiyi ayakta tutan şey yalnızca Sovyet desteğiydi. | Open Subtitles | ولكن بعيدًا عن العمل ،الجاد والحماسة كان الدعم السوفياتي فقط هو من ساعد على تقدم الإقتصاد |
| O ne kadar büyük ve dünyanın etrafında dönüyor, Ona baktığımda çok heyecanlanıyorum ve kimse benim 30 olduğumu bilmiyor! | Open Subtitles | عندما انظر اليه اشعر بالبهجة والحماسة ولن يعرف أحد انني في الثلاثين ما رأيك؟ |
| Londra'nın kültürel heyecanını ve insanlarını özlemeyecek misiniz? | Open Subtitles | ألن تفتقدي المجتمع والحماسة الحضارية للندن؟ |
| Yoksa enerji, güç ve Viagratalite ile yeniden mi doğacak? | Open Subtitles | أَم سيُكونُ نفسهُ من جديد بالنشاط, والحماسة مع أستخدام قدرة الفياجرا؟ |
| İkisi de önlerindeki yıl için heyecan ve umut dolu. | Open Subtitles | كلتهما مليئتان بالأمل والحماسة لعامٍ مقبل |
| # Çok canlı ve güçlüler, kucağınıza sıçramayı çok severler # | Open Subtitles | ملئ بالنشاط والحماسة@ @ يحب القفز في أحضانك |
| # Çünkü çok canlı ve güçlüyüz, bunu kullanarak yaparız # | Open Subtitles | مليئة بالنشاط والحماسة@ @ وذلك مايعطي الدفعة |
| Dışarıda inanılmaz bir kalabalık var ve insanlar çok heyecanlı. | Open Subtitles | احتشد جمع كبير والحماسة تملئ المكان، |
| Çocuğunuzu, yakın bir arkadaşınızı ya da duygusal partnerinizi düşündüğünüzde muhtemelen akla "sevgi" kelimesi gelir ve birden diğer duygular üşüşür. Neşe ve umut, heyecan, güven ve emniyet ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı. | TED | عندما تفكرون في طفل، أو صديق حميم، أو شريك رومانسي، تتبادر إلى أذهانكم كلمة "الحب"، وتتدفق مشاعر أخرى، كالسعادة والأمل، والحماسة والثقة والشعور بالأمان، وأحياناً الحزن وخيبة الأمل. |
| İblis ateşini ve onun cesaretini çağırıyorum. | Open Subtitles | استدعي نيران الشيطان والحماسة |