| Şimdi, bu bina oldukça eski. hatlar birçok değişik yerde. | Open Subtitles | الان , هذه المباني قديمة جداً والخطوط متشابكة حول المباني |
| Cep telefonlari, sabit hatlar, telle bagli kutular. | Open Subtitles | الهواتف المحمولة والخطوط الأرضية وعلب الصفيح المربوطة بخيط |
| Cep telefon vericileri çalışsaydı yerel hatlar kopmasaydı elektrik gitmeseydi ve acil durum telsizi bozulacak bugünü bulmasaydı tabii olurdu. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن الأبراج الخلويّة والخطوط الأرضيّة مُعطلة، والكهرباء لمْ تكن مُنقطعة، ولاسلكي الطوارئ لمْ يختبر اليوم ليخرب عليّ. |
| Somurtma çizgileri, düşür. | Open Subtitles | والخطوط بجانب أنفك وبعدها ستبدين رائعة كما تعلمون |
| "Biz, halk"ı paramparça eden bayraktaki yıldız ve çizgileri yok eden bir şey! | Open Subtitles | كل شيء. يدمر مقولة "نحن الشعب". يزيل النجوم والخطوط من علمنا. |
| Evet ve kuzeydeki hatlar en güçlü olanları. | Open Subtitles | أجَل، والخطوط الشمالية هي الأكثَر قوةً. |
| Diğer bütün istasyon ve hatlar iyi bir şekilde çalışmaya devam ediyor. | Open Subtitles | كُلّ المحطات والخطوط الأخرى يَشتغلُ a خدمة جيدة. |