| Acı ve suçluluk duygusu olmadan tek bir gün bile geçirmedim. | Open Subtitles | أعيش كل يوم مع الألم والشعور بالذنب الذي لا ينتهي |
| Cömertlikle suçluluk duygusu arasında bir bağlılık vardır derler. | Open Subtitles | يقال , أن هناك علاقة بين الكرم والشعور بالذنب |
| Cömertlikle suçluluk duygusu arasında bir bağlılık vardır derler. | Open Subtitles | يقال أن هناك صلة بين الكرم والشعور بالذنب. |
| Beynini o kadar çok utanç ve suçluluk duygusuyla doldurdunuz ki ilk fırsatta kendisine zarar vereceğinden emindiniz. | Open Subtitles | لقد ألهبت عقلها بكثير من العار والشعور بالذنب و هذا مما يمنح الفرصة التي تعرفها بأنها ستعمد إلى إيذاء نفسها |
| "Hem merak içinde hem de suçluluk duygusu ile boğulur hâlde oturdum. | Open Subtitles | "غمرتني الحيرة والشعور بالذنب |
| Ama biz aşırı ahlaklı geçinen mağara adamları gibi karanlıkta çökmüş utanç ve suçluluk duygusuna bürünmüşüz. | Open Subtitles | ومع ذلك، فإننا نجلس في الظلام مثل رجال الكهوف خجولين مليئون بالعار، والشعور بالذنب |
| Keder, üzüntü ve suçluluk dolu bir boşluk var kalbimde. | Open Subtitles | كان هناك فراغ، مليئ بالكأبه والشعور بالذنب والحزن. |
| Will'in yarasına dikiş attı ve Zak'in gözlerini sardı, bunlar vicdan azabı ve suçluluk duyduğunu gösterir. | Open Subtitles | أستغرق وقتاً كافياً لخياطة جرح ويل و تضميد عيون زاك وهذه أفعال الندم والشعور بالذنب |