| Neler çektiğimi tahmin edemezsiniz. Komşular, ev sahibi, içkiler, anahtar.. | Open Subtitles | أنت لا تعلم مدى مشاكلي مع الجيران، وصاحبة العقار والمفتاح |
| anahtar kelimeler bu anlarda atik ve düşünceli olmak. | TED | والمفتاح هو أن تكون كل واحدة من هذه اللحظات ذكية ومدروسة. |
| Bağlamın hayatınızı nasıl şekillendireceği bilgisi ve bu bilgiyi nasıl kullanacağınızı bilmek bu işte bir anahtar. | TED | والمفتاح يكمن في معرفة الكيفية التي يؤثر فيها السياق على تصرفاتك وكيفية استغلالك لتلك المعرفة من أجل التغيّر للأفضل. |
| Amerika'da bir sermaye çıkıntısı vardır ve anahtarı da gelişmeyi artırmaktır. | TED | هناك فائض من رأس المال في الولايات المتحدة، والمفتاح هو تسريع الإلتقاط. |
| Ve bunun anahtarı "her şey için modern market" felsefesidir. | TED | والمفتاح لذلك هي الفلسفة التي نسميها بالأسواق الحديثة للجميع. |
| paspasın altındaki anahtarı buldun ha. | Open Subtitles | أنت تَعِيشُ، والمفتاح كَانَ بحثاً في المنتصف |
| Nereye gidersek gidelim o lanet şeyler de anahtarı da kilit altındadır. | Open Subtitles | اينما ذهبنا فانى احتفظ بهذه المادة اللعينة مُقفل عليها والمفتاح معى |
| Nerde bu sandukayi açacak olan anahtar? | Open Subtitles | أين المدير والمفتاح الذي معه لفتح هذا الصندوق |
| Kramer, o kol düğmelerine ihtiyacım var ama şuan onlar kutunun içerisinde ve anahtar da kuşun içinde. | Open Subtitles | كرايمر، أحتاج لذينك الزرين ولكنهما الآن بداخل الخزنة والمفتاح بداخل الطائر. |
| Ayrıca o buradaki uygarlığın son kalıntısı olabilir, ve burada neler olmuş olabileceğini bulmamız konusunda bir anahtar. | Open Subtitles | هي أيضا قد تكون البقايا الأخيرة لهذة الحضارة والمفتاح لمعرفة ماذا حصل هنا بالضبط, سيدي |
| Dostça dokunuşundan sonra kemer tokamdan kaybolan anahtar? | Open Subtitles | والمفتاح الذي فُقد من مشبكي بعد لمستك الودودة ؟ |
| Kutu ve anahtar çaldığımız gün birlikteydi. | Open Subtitles | الصندوق والمفتاح كانا معًا في اليوم الذي سرقناه فيه |
| Kapı kilitliydi, anahtar cebinde, tabanca elindeydi. | Open Subtitles | هكذا يقولون الباب كان موصدا, والمفتاح فى جيبه, والمسدس فى يده |
| anahtar ve tüm sırları... - ...senin olabilir. | Open Subtitles | والمفتاح وكل الأسرار المتعلقة به ستكون ملكك |
| Biri o kutuyu dolabıma, anahtarı da anahtarlığıma koydu. | Open Subtitles | قام أحدهم بوضع هذا الصندوق في خزانتي والمفتاح في سلسلة مفاتيحي |
| Eğer o benim sevgilimse, olmak zorunda, onu içeri kilileyip anahtarı yok edeceğim. | Open Subtitles | لو كان لي حلوى تستخدم ليكون ، ستعمل معه في تأمين ، وتفقد والمفتاح |
| Paranı ve anahtarı alabilirsin, istemiyorum | Open Subtitles | يمكنك ان تاخذ نقودك والمفتاح انا لا اريدها |
| O harita ve anahtarı, geçmişe takılıp kalasın diye vermedim. | Open Subtitles | لم أُعطكَ الخريطة والمفتاح لتتمسَّك بالماضي |
| O harita ve anahtarı, geçmişe takılıp kalasın diye vermedim. | Open Subtitles | لم أعطك تلك الخريطة والمفتاح لتتشبّث في الماضي هكذا |
| Gerçek kefen havaalanında bir dolap içinde ve anahtarı bende. | Open Subtitles | الكفن الحقيقي في الخزانة المطار والمفتاح معي. |
| Ve bunu yapmanın kilit noktası yapmıyor gibi görünmek. | Open Subtitles | والمفتاح للحصول على المنصب هو التظاهر أنّكِ لا تريدينه |