| Aslında, biz 120'nin üzerinde insana bunu uyguladık ve sonuçlar oldukça karışıktı. | TED | حسنًا، قمنا بالفعل باِستطلاع أكثر من 120 شخص، والنتائج كانت متفاوتة. |
| Ve buldukları sonuçlar bence inanılmaz etkileyici bir şekilde basit ve ilginç. | TED | والنتائج التي وجدوها أعتقد بأنها مثيرة للغاية وبسيطة ومثيرة للاهتمام. |
| sonuçlar, hem mülteciler hem de ev sahibi topluluk için olağanüstü. | TED | والنتائج المترتبة على ذلك هي غير عادية على كل من اللاجئين والمجتمعات المضيفة. |
| Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları anlatmaya başladı. | TED | وبدأ بإخباري ببعض الأمور التي اختبروها والنتائج المهمة التي وجدوها. |
| Hazırlıklara rağmen bu tarafa geçmek vücudunuzu çok zorladı. Hem de sonuçları önceden bilinemeyecek şekilde. | Open Subtitles | كما ترى، رغم الاستعدادات، العبور مؤلم جداً لجسدك، والنتائج غير متوقعة. |
| Turlardaki olasılıklar ve sonuç tamamen aynıdır. | TED | الفرص والنتائج متطابقين تمامًا في كلتا الجولتين. |
| Ve sonuçlar niyetlerimize uymayabilir. | TED | والنتائج التي ربما لا تتوافق مع نوايانا |
| Büyüleyici sonuçlar çıktı. Çünkü özürsüz yalan söylemesi hariç, menajer haklıydı. | TED | والنتائج كانت رائعة لأن هذا العميل كان محقًا تمامًا |
| Gördüğünüz gibi, örneklemi 3 gruba ayırdık, sonuçlar içler acısı. | TED | كما ترون، لقد فصلنا عينة الدراسة إلى ثلاثة مجموعات، والنتائج مثيرة للغاية. |
| sonuçlar kusursuz değil, ama... bazı sorularınıza yanıt verebilir. | Open Subtitles | والنتائج ليست مثاليه ولكن هذا قد يجيب عن العديد من اسئلتنا |
| Stell, Sid'in kurbanın boynunda bulduğu kan lekesiyle ilgili sonuçlar geldi. Kan, kurbana ait değil. | Open Subtitles | الاستمالة، والنتائج على البقعة الدم أن معاوية التي تم جمعها من عنق فيك. |
| - Umutlar ve sonuçlar farklıdır. Biri ister istemez diğerinin oluşmasını engelliyor. | Open Subtitles | الامل والنتائج مختلفة ليس من الضرورة ان يصنع احدهما الاخر |
| Ama izlenen bütün yöntemler ve çıkan sonuçlar dosyamda var. | Open Subtitles | لكن الإجراءات والنتائج كلها متضمنة في مستنداتنا |
| sonuçlar zehirli çıktığında daha önce de yaptığı gibi mülkündeki kiracıları tahliye edecek, evlerini yıkıp sonunda lüks konutlarının inşaatına başlayabilecekti. | Open Subtitles | والنتائج كانت تقول انها مسممة سيقوم بطرد المستأجر من ملكيته ويخرب منازلهم |
| Senin istediğinin aynısını yaptım ama sonuçlar yine tamamen aynı. | Open Subtitles | فعلت ما طلبته مني تماما والنتائج جائت مطابقة. |
| Standfast'in jiroskopik sistemine dair bulgular ve sonuçlar. | Open Subtitles | نتائج الاختبار والنتائج فيما يتعلق بنظام جيروسكوبيك ستاندفاست. |
| Hayır. Deneyi tekrarladım ve sonuçlar birebir aynıydı. | Open Subtitles | لا، أنا أعدت التجربة والنتائج كانت مثالية |
| Çizimleri, verileri ve sonuçları gözden geçirdim efendim. | Open Subtitles | يا سيدي، أنا ينظر إلى الخطط، البيانات والنتائج. |
| Kan kullanılıyor ve sonuçları 24 saat içinde alıyorsun. | Open Subtitles | بإستخدام الدماء والنتائج تكون متوافرة خلا 24 ساعة |
| Doğal olarak sonuç bizim kontrolümüzde değil, böyle yaparak tüm duygusal enerjimizi harcayarak tüketiyoruz. | TED | والنتائج بطبيعتها خارج سيطرتنا، وإن كان ذلك حيث ننفق كلّ طاقتنا العاطفية، فإننا سنستنفدها في سعينا. |