| Peki madem burada durup Tanrı'nın ne zaman öleceğime karar vermesini beklemek zorundayım neden bu kadar acı verici olmak zorunda? | Open Subtitles | ولكن إن كان عليّ البقاء هنا وانتظار الرب متى ما يكون جاهزاً لجعلي أموت لم على العمليّة أن تكون مؤلمة للغاية؟ |
| Yapabileceğim tek şey ...felaket geçene kadar ailemi korumak ve beklemek. | Open Subtitles | كل ما أستطيع فعله جمع عائلتي وانتظار هذا الشيء اللعين ليمضي |
| Tek yapmam gereken, burada oturup demiryolunun gelmesini beklemek. | Open Subtitles | كل ما عليّ فعله هو الجلوس هنا وانتظار سكة الحديد تمر من هنا |
| Biz de orada kalıp, sonraki uçuşu bekleriz. | Open Subtitles | إن لم يكن , سنقوم بالجلوس وانتظار الرحلة القادمة |
| Şan ve ünün gökten yağmasını, arkama yaslanıp beklemekten başka çarem yok. | Open Subtitles | الآن لا يتبقي سوي الجلوس وانتظار دوران عجلة المجد |
| - Eğer bu adam ayaklanma çıkarıyorsa burada öylece oturup ilham bekleyemeyiz. | Open Subtitles | -إن كان الشيطان يُسبّب الإضطرابات ، فلا يُمكننا الجلوس وانتظار الوحيّ، صحيح؟ |
| — Unutma, okulu kırıp saunacıları bekleyeceksin, Kenny. — (Emredersiniz! | Open Subtitles | لا تنسَ، عليك مغادرة المدرسة مبكراً وانتظار فني تركيب المغطس الساخن |
| Belgeyi kasabayı gönderip cevap beklemek çok daha uzun sürer. | Open Subtitles | ذلك وقت أقل مما يتطلبه إرسالها للمدينة وانتظار الرد |
| Artık yapılacak tek şey Stuart'ı gören birinin aramasını beklemek. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله الآن ه وانتظار اتصال أحد ليخبرنا بمكان ستيورات |
| Sanırım burada oturmak ve ölümü beklemek. | Open Subtitles | أعتقد أنها الجلوس هنا وانتظار الموت. أستطيع ذلك. |
| Bu merdiven altlarına saklanıp fark edimeden kurban beklemek oldukça kolay olmalı. | Open Subtitles | سيكون من السهل جدا الاختباء في احد هذه الزوايا وانتظار الضحية بدون ان يراه احد |
| Yani doktor tavsiyesiyle evime gidip, güzel ve sakin bir gün geçirip MR sonuçlarını beklemek zorundayım. | Open Subtitles | مما يعني العودة للبيت وفق تعليمات الأطباء والتنعّم بيوم جميل وادع، وانتظار نتائج آشعة الرنين المغناطيسيّ خاصّتي. |
| Yapılacak en iyi şey burada kalıp tailmatları beklemek. | Open Subtitles | أفضل شيء يكون البقاء هناك وانتظار التعليمات |
| Hiçbir şey yapmadan olmasını beklemek daha mı iyi peki? | Open Subtitles | وهل من الأفضل عدم فعل أي شيء وانتظار حدوثه؟ |
| Tümörü şimdi alırım. Sonra da nakil için donör bekleriz. | Open Subtitles | يمكنني استئصال الورم الآن وانتظار متبرع آخر |
| Oturup kaçinilmaz sonu beklemekten baska bir sey gelmez elimizden. | Open Subtitles | ولم يعد باليد حيلة سوى الجلوس وانتظار هلاكنا المحتوم |
| Oturup kaçınılmaz sonu beklemekten başka bir şey gelmez elimizden. | Open Subtitles | ولم يعد باليد حيلة سوى الجلوس وانتظار هلاكنا المحتوم |
| Öylece oturup karakoldan haber gelecek diye bekleyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نقف مكتوفي اليدين وحسب وانتظار خبر من الفرع |
| Burada kalıp ölmeyi bekleyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا البقاء هنا وانتظار الموت |
| Burada oturup, muhtemelen gelmeyecek esrar paketini mi bekleyeceksin? | Open Subtitles | الجلوس هنا وانتظار رسالة في البريد التي ربما لن تأتي؟ |
| Oradan, güneybatıdaki 6. ve 47. sokakların köşesindeki telefon kulübesine gideceksin ve sonraki talimatları almak için telefon bekleyeceksin. | Open Subtitles | ومن هناك، انتقل إلى... إلى هاتف عمومي في الركن الجنوبي الغربي من 6 وشارع 47 وانتظار مكالمة مع مزيد من التعليمات. |