Kaçırılan fırsatlar ve fark edilmemiş potansiyeller için bir bedel ödüyorlar ve bütünlük, bağlantı aradığınız yerlerde, güvensizlik ve zarar yaratıyorlar. | TED | خسائر الفرص الضائعة و الإمكانيات الغير مستغلة، توّلد انعدام الأمان وانعدام الثقة حيث تبحث إثبات الذات والتواصل. |
Nefretten ve düzensizlikten uzak durmalıyız. | TED | وجب علينا معارضة الكراهية وانعدام الثقة. |
Biraz da sarhoşluk gibi yanlış kararlar aldırıyordu, hayatın akışınına kapılmıştım ve sağlam bir duruşum yoktu. | TED | وكان الشعور يشبه الثمالة، من اتخاذ القررات السيئة والمرونة الزائدة وانعدام القوة والتماسك. |
ve onları bıktıran varoluşçu krizler olduğunda onların yanında olmalısınız. | Open Subtitles | للتعصيب . وانعدام الأمن والأزمات الوجودية التي يعانين منها |
Sonunda, alet, amaç, bileziğinde barut izi ve kanıtsız... | Open Subtitles | وأخيرًا، مع وجود الموارد والدافع وبقايا البارود على سوارها وانعدام حجة الغياب |
Aşırı, gereksiz ve şiddetli tepkisi yüzünden memurun da cezalandırılmasını istiyoruz. | Open Subtitles | وتعويضات تأديبية ضد الضابطة المتورطة لافراطها الشديد وانعدام المسؤولية عندها ولسلوكها الشنيع |
Serin ve güneş ışığından uzak yerler mükemmel bir zemin sağlar. | Open Subtitles | درجة حرارة باردة وانعدام أشعة الشمس تعطي ظروف تناسل مثالية |
Sende de bir zayıflık ve güvensizlik ortaya çıkarttı. | Open Subtitles | وأطلق فيك ضعفاً وانعدام ثقة بشكل لم أره فيك من قبل. |
Bazen de çaresiz ve özgüvensiz. | Open Subtitles | وقد يُشعرك أحياناً باليأس وانعدام الثقة. |
sonra yıllar süren ölümcül hasar kontrolünün ardından kuşatmaların ve dalgalanmaların Frankeştaynları ve karşı isyanlar, ve bir kez daha, yine çıkış stratejisi yok. | TED | وما هي الا برهة حتى يلي ذلك سنوات من الدمار وانعدام السيطرة فنطبق الحصار .. ونبدأ العمليات .. وتبدأ العمليات المضادة .. وننجرف في كل هذا دون اي استراتيجية خروج |
ve uymayan bir benliğe sahip olmamdan gelen paniğim ve benliğimin reddedilişinden gelen kafa karışıklığı, uzunca bir süre beni bir anlamda belirlemiş bir kaygı, utanç ve umutsuzluğu oluşturdu. | TED | وفزعي من أن لا أملك الذات المرغوبة، والحيرة التي أتت بسبب تعرضي للرفض، ولدوا كلهم القلق، الخزي وانعدام الحيلة، وهي كانت الأشياء التي عرفت بها لفترة طويلة. |
ve tüm kalbimle inanıyorum ki oyuncu olarak başarımın ve bir kişi olarak ilerlememin anahtarı, kendimi bu kadar kaygılı ve güvensiz hissettiren benliğin yokluğuydu. | TED | وأنا بحق أؤمن أن سر نجاحي كممثلة وتقدمي الشخصي كان بالأصل انعدام الذات لدي والذي جعلني أشعر بالقلق الشديد وانعدام الأمن. |
PV: O ve partneri, tepkisini ve ardındaki tarihi bağlamındaki nüansı anlamazlarsa, bu kolaylıkla gereksiz tartışmalara yol açabilir. | TED | بريا: وانعدام الفهم الدقيق بينها وبين شريكها عن ردة فعلها التي لها تفسير تاريخي كان من الممكن أن يؤدي ذلك إلى جدال لا داعِ له. |
Örneğin, evime saldırmakla tehdit eden sesleri gerçek, nesnel bir tehlike yerine dünyaya karşı hissettiğim korku ve güvensizlik duygusu olarak yorumlamayı öğrendim. | TED | فعلى سبيل المثال، الأصوات التي هددت بمهاجمة بيتي تعلمت أن أفسّرها على انها أحاسيسي الخاصة بالخوف وانعدام الأمان في العالم، بدلا من أن تكون خطراً حقيقياً. |
Bu odada zaman geçirmek, gelecekteki odamız olabilecek bu odada, iklim değişikliği ve gıda belirsizliği sonuçlarını çok daha yakın ve somut hale getiriyor. | TED | عندما نمضي وقتنا في هذه الغرفة، غرفةٌ يمكن أن تصبح مكان عيشنا مستقبلاً، تتجلى أمامنا تبعات التغير المناخي وانعدام الأمن الغذائي حاضرةً وملموسة. |
Kendilerini kaybetmiş ve sinirli hissediyorlar. | TED | يشعرون بالإحباط وانعدام التحكم. |
ve görünüşe bakılırsa çok fazla bilgi sorusuna sahibiz bugün bulunduğumuz toplum içinde, aşırı yüklenme ve doygunluktan güven kırılmalarına ve itimata kontrolden çıkmış şüphecilikten, ihtiyacımız olan şeffaflığa, veya hatta sadece ilginç olmaya. | TED | ويبدو أنّ لدينا الكثير من مشاكل المعلومات في مجتمعنا في الوقت الحالي، بسبب الكثرة والتخمة إلى انهيار الثقة والمصداقيّة واستفحال الرِّيبة وانعدام الشفافية، أو حتى مجرد غياب الإهتمام. |
Nesiller boyu, Reol'lar korku ve güvensizlikten başka bir şeyle karşılaşmamışlar. | Open Subtitles | لأجيال , ال(ريول) لم يجتمعوا مع شيء سوى الخوف وانعدام الثقة |
Bencil ve güvenilmez'i unuttun. | Open Subtitles | نسيت ذكر الأنانية وانعدام الثقة |
Şüphe ve güvensizlikle sarayın koridorlarında sürünerek, | Open Subtitles | الشك وانعدام الثقة زحف الى قاعات القصر |