| Kredi kartları, maaş bordrosu, ve sonra da 5,000-10,000 gibi miktarlarda para koyuyorlar. | Open Subtitles | بطاقات الإئتمان وبطاقات تسلم المرتبات يضعون مبلغ 5 ألاف أو 10 ألاف بالبطاقة |
| Kredi kartları üç eyaletin her yerinde kullanılıyor. Benimle saklambaç oynuyor. | Open Subtitles | وبطاقات ائتمانه تصدر رنيناً في منطقة الدولة الثلاثية، إنه يفلت مني |
| 17 aşk mektubu, muhtelif çocukluk fotoğrafları, gereklli sahte kimlikler ve sosyal güvenlik kartları. | Open Subtitles | 17 رسالة حبّ خليط من صور للأطفال مانع للحماية ضروري وبطاقات ضمان إجتماعية |
| Adamın; internet, telefon, kredi kartı ve seyahat randevu kayıtlarını takip et. | Open Subtitles | نظم عملية تتبع له على شبكات الإنترنت وبطاقات الائتمان , وحجوزات السفر |
| Adamın; internet, telefon, kredi kartı ve seyahat randevu kayıtlarını takip et. | Open Subtitles | نظم عملية تتبع له على شبكات الإنترنت وبطاقات الائتمان , وحجوزات السفر |
| Soygun gibi de durmuyor. Cüzdanında para ve kartlar duruyor. | Open Subtitles | ليست سرقة مازالت هناك مال وبطاقات إئتمان في محفظته |
| Bize üniformaları, kimlikleri ve giriş kartlarını tedarik edecek yere. | Open Subtitles | وسيعطينا الملابس والهويّات، وبطاقات الدخول |
| 17 aşk mektubu, muhtelif çocukluk fotoğrafları, gereklli sahte kimlikler ve sosyal güvenlik kartları. | Open Subtitles | 17 رسالة حبّ خليط من صور للأطفال مانع للحماية ضروري وبطاقات ضمان إجتماعية |
| Bir bakalım. Mumlar, çiçekler, yer kartları, pirinç. | Open Subtitles | لنر، الشموع والورود وبطاقات الجلوس والأرز |
| Nakit ve kredi kartları. Ben ödüyorum. | Open Subtitles | وبعض النقود وبطاقات الائتمان ، انها ملكي |
| Güvenlik sistemleri. Bilirsin işte, giriş şifreleri, kimlik kartları, o tür şeyler. | Open Subtitles | أنظمة الأمن، كما تعرف،رموز الولوج وبطاقات الهوية وما إلى ذلك |
| Üzerinde ruble var. Rus kredi kartları. | Open Subtitles | روبل وحصلت و، وبطاقات الائتمان الروسية حصلت على انه لا شيء |
| Doğumgünü kartları. Hepsi de annesi tarafından imzalanmış, babası değil. | Open Subtitles | وبطاقات أعياد الميلاد، انظرا كلها وقعتها والدته وليس والده |
| Çantasının içinde cüzdanı, kredi kartları ve nakit vardı. | Open Subtitles | وجدنا حقيبتها مع محفظة مليئة بالمال وبطاقات الائتمان |
| Popüler bir komplo teorisine göre Sevgililer Günü satışlar artsın diye şeker, çiçek ve tebrik kartı sektörleri tarafından uydurulmuştur. | Open Subtitles | نظرية المؤامرة المعروفة هي أن يوم الفلنتاين قد ابتكر من قبل مصانع الحلوى والزهور وبطاقات التهنئة من أجل حض المبيعات |
| Duygusal yönüne gelince; ailelerine kısa notlar ile birlikte Yeni yıl kartı gibi posta kartı gönderen insanlar var. | TED | وفي الجانب الحسي ، هناك أُناسٌ قاموا بإرسال بطاقاتٍ بريدية وبطاقات عيد الميلاد إلى أهاليهم مع القليل من الرسائل فيها. |
| Nakit kredi kartı ya da çek alırız. | Open Subtitles | نحن نأخذ النقدية، وبطاقات الائتمان أو الشيكات. |
| Kart elde etmeyi sağlayan büyüler var. Bir de bu büyülere karşı koyan kartlar var. | Open Subtitles | ثمّة تعاويذ بعينها لسرقة البطاقات، وبطاقات بعينها مضادة لتكَ التعاويذ. |
| Fotoğraflar ve fotoğraf albümleri, kameralar ve SD kartlar buluyorlardı. | TED | لقد كانوا يعثرون على صور وألبومات الصور وآلات تصوير وبطاقات SD. |
| Ayrıca bavulunu toplamış. Yanına pasaportunu ve kredi kartlarını almış. Bu yüzden kaçırılmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | لقد وضبت أيضاً حقيبة، وأخذت جوازها وبطاقات إئتمانها لذا يمكننا الإفتراض بأنها لم تُختطف |
| Evet, param ve kredi kartım var. | Open Subtitles | نعم. لقد حصلت على المال وبطاقات الائتمان. |
| Kadının telefonlarına, kredi kartlarına ve banka hesaplarına bağlıyız. | Open Subtitles | لقد اخترقنا هاتف الفتاة وبطاقات الائتمان و الحسابات المصرفية |