| Hani düzgün giyinmen ve dans etmen gereken etkinliklerden. Tavuk da oluyor. | Open Subtitles | وأنت من المفترض أن تحصل على الملابس وترقص وبعد ذلك هناك الدجاج |
| Geniş kütleleri ise dönmeleri ve dans etmelerine sebep oluyor. | Open Subtitles | كتلتها العملاقة تجعلها تدور وترقص فى دوامات |
| Birbirleriyle geçinen, şarkı söyleyen ve dans eden harika bir aile. | Open Subtitles | عائلة لطيفة مُتوافقة وتغني وترقص |
| Neden sahneye çıkıp da dansçılarla dans etmiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تعلو المسرح وترقص معنّا؟ |
| Neden sahneye gelip burada dans etmiyorsun? babalık! | Open Subtitles | لماذا لا تأتي تنظّم وترقص معنا، يا رجل؟ |
| Üçlü tehlikedir. Oynar, söyler ve dans eder. | Open Subtitles | إنها تهديد ثلاثي إنها تمثل، تغني وترقص |
| Mutlu bir gün, gülerek ve dans ederken düğün günü, | Open Subtitles | إنه يوم سعيد تضحك وترقص في يوم زفافها |
| Afganistan'ın Yıldızı'nda şarkı söyleyecek ve dans edecek cesareti bulmuş Setara Hüseyinzade anısına. | Open Subtitles | الفيلم أهداء إلى (سيتارا حسين زادا) التي حظت بالشجاعة لتغني وترقص في "نجم أفغاني." |
| - Rol yapıyor, şarkı söylüyor ve dans ediyor. | Open Subtitles | -إنها تُمثّل, تُغنّي وترقص |
| - Ulla şarkı söyler ve dans eder. | Open Subtitles | -أولا) تغني وترقص) -حقاً؟ |