| Artık daha fazla insana izin veriyorlar. Cemal herşeyi ayarladı. | Open Subtitles | لقد بدأوا في إعطائها للكثيرين وجمال هو من يعرف كيف يحصل لي عليه |
| Sabah Cemal abinlen İstanbul'a gideceksen. | Open Subtitles | ستغادرين أنتِ وجمال لاسطنبول غداً صباحاً |
| Ama bu süper yüklü karbon dönüştürücülerle ilişkili güç ve güzellik, onların işlerini aylar yerine saatler içinde yapabilmeleridir. | TED | إلا أن قوة وجمال تلك معيدات تدوير الكربون بشحنات كبيرة تكمن في حقيقة أنها قادرة على الإنتاج خلال ساعات بدلاً من أشهر. |
| Düşüncenin bu yolla açıklanmasında, bir netlik ve güzellik var. | Open Subtitles | هناك صفاء وجمال في هذه الفكرة معبَّرا عنها بهذه الطريقة فحسب |
| Prenses, gören herkesin seveceği nazik ve güzel biri olacak. | Open Subtitles | الأميرة سوف تكبر فعلاً في سلام وجمال محبوبة من كل من يراها |
| Ve Jamal, basketbol seçmelerine bile katıImıyor. | Open Subtitles | وجمال لا يستطيع اجتياز اختبار كرة السلة للمحترفين |
| Ve ümit ediyorum ki bunu daha çok gerçeği ve daha fazla güzelliği keşfetmek amacıyla kullanabileceğiz. | TED | ونأمل أن نكون قادرين على إستخدام هذا لإكتشاف حقائق أكثر، وجمال أكثر. |
| Kabilecilerden, kozmopolit olmanın ve çeşitliliğin güzelliğini öğreneceğiz. | TED | ومن القبليين، سنتعلم جمال العالمية وجمال التنوع. |
| Bu kuzey kontlukları, el değmemiş tepelerin güzelliğinin yanında hiç kalır. | Open Subtitles | وبالتأكيد هذه المقاطعاتِ الجنوبيةِ لَيْسَت بشيء بالمُقَارَنَة مع البريةِ وجمال القمم الجامح |
| Ben, sen ve Cemal. | Open Subtitles | أنا وأنتِ وجمال |
| - Cemal A... | Open Subtitles | -أنا وجمال يا أخي... |
| Cemal'le birlikte. | Open Subtitles | أنا وجمال |
| Hayatlarının her gününde emlak vergileri ve ev sahipleri dernekleriyle açgözlü bir güzellik kraliçesi olan eski karıları tarafından canlarına okunmuyordu. | Open Subtitles | لم يكونا يتلقون المصاعب كل يوم من الحياة من قبل الضرائب و مالكي المنازل والجمعيات و جشع وجمال زوجاتهم السابقات |
| Dört gün sürecek görevimizde Rus ayılarına, majestelerine Amerikan kartalının güzellik ve erdemini göstereceğiz. | Open Subtitles | حيث ستكون مُهمتنا المكوث لمدة اربعة ايام نُرِي فيها الدُب الروسي عظمة ، وجمال ،و زُخرف النسر الأمريكي |
| Ama korkunç ve trajiklerin arasında bir ses, bir güzellik var. | Open Subtitles | ولكن في خضّم المآسي والأشياء المُرعبة صوت وجمال |
| Bütün bunların ne kadar heyecanlı ve güzel olduğunu göremediğini biliyorum ve bunun için seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم انه لايمكنك رؤية مدى... إثارة وجمال كل ذلك وأنا لا ألومك |
| Ama senden daha sıska ve güzel olmasın. | Open Subtitles | ولكن ليس أكثر نحافة وجمال منكِ |
| Ama gitmezsem Jordan, Jamal ve diğerlerini yalnız bırakmış gibi hissedeceğim. | Open Subtitles | ولكني أشعر ، بأني إذا لم أذهب ثم فشل جوردان وجمال وكل هؤلاء اللذين ذهبوا هناك معي وضحوا كثيرا |
| Matematiksel modellemenin gücü ve güzelliği bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri çok titiz bir şekilde formülize etmemizi sağlamasında yatıyor. | TED | فعالية وجمال النمذجة الرياضية تكمنُ في أنها تجعلنا نضفي الطابع الرسمي وبطريقةٍ دقيقةٍ جدًا، على ما نعتقد أننا نعرفه. |
| Tatlı dilimi benden güzelliğini annenden almışsın. Benim güzelliğimi de. | Open Subtitles | لديك لسانى الذهبى وجمال أمك وجمالى أيضاً |
| Letsatsi'nin gücünün ve güzelliğinin haberi vadinin ötesinde yayılmaya başladı ve avcı, söz vererek en zengin müşterilerini gelmeleri ve tüm Afrika'nın en muhteşem en nadir hayvanlarından birini avlamaları için davet etti. | Open Subtitles | أخبار قوة وجمال ليتساتسي إنتشرت عبر كل الوادي والصياد،تصديقاً لكلامه |