| Başka bir yol, başka bir yolculuk, babamın tavsiyesine uymak ayrı bir seçenek ve bu dar yolda devam ediyorum. | TED | لديّ تجربة أخرى ورحلة أخرى وخيار آخر للعمل بنصيحة والدي، والمواصلة في ذلك الطريق الضيق. |
| CEO ve kurul üyeliğini önemli miktarda bonus ve hisse senedi opsiyonlarıyla geri vermek isteriz. | Open Subtitles | نريدك ان تستعيد منصبك كمدير تنفيذى وكرسيك مع علاوه كبيره وخيار حزمه الاسهم بالطبع الاعتذار مقبول |
| Bu şiddet ve cinayettir. Asla geri dönemeyeceğin bir karar. | Open Subtitles | إنها كينونة عنيفة وقاتلة، وخيار لن يمكنك الرجوع عنه. |
| Afrika'yı sizler için gerçek bir yatırım olanağına ve seçeneğine dönüştüren bu topraklar üzerinde olup bitmekte olan olaylara dair gerçek veri ve istatitiklere ulaşmak için. | TED | للذهاب للبيانات الحقيقية والإحصاءات الموجودة عن الأشياء الحقيقية التي تحصل على الأرض التي تجعل أفريقيا فرصة إستثمار حقيقية وخيار لكم. |
| Bay Kantarovski ekmek ve salatalık vermiş onlara. | Open Subtitles | وأعطاهم السيد كانتروسكي خبز وخيار |
| Bu diyette, vitaminler, pirinç gevrekleri ve salatalıklar var. | Open Subtitles | أرضِ فيتاميناتِ أعلى، الرزّ crispies، وخيار. |
| Kurutulmuş balık, yağ, un, dua çiçeği ve pirinç topakları. | Open Subtitles | سمك مجفف وزيت وخيار بحر مجفف وكعك رز... |
| Domates, salatalık... kara biber, soğan... bir diş sarımsak... yağ, tuz, sirke... bir gün beklemiş ekmek ve su. | Open Subtitles | طماطم .. وخيار فلفل وبصل |
| Enerji içeceği, bulabildiğin kadar d vitamini ve dereotuna ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى مشروب طاقي، وقدر ما تستطيعين من الفيتامين (بـ)، وخيار مخلّل. |
| Etli sandviç ve turşu var. - Muhteşem. | Open Subtitles | لدي شطائر اللحم وخيار مخلل |