çünkü o an anladım ki kazı yaparken insanı bulmak için çalışıyoruz, eşyaları değil. | TED | وذلك لأنه في تلك اللحظة أدركت حينها، أنه عندما نقوم بالتنقيب، فنحن ننقب عن أشخاص، وليس أشياء. |
çünkü bozuk değildir: yanlış anlaşılmıştır. | TED | وذلك لأنه ليس معيباً: بل يُساء فهمه في الحقيقة. |
Pek muhasebeci sayılmaz. çünkü, belgem yoktu. | Open Subtitles | ليس محاسباً تماماً , سيدي وذلك لأنه لم أحصل على الأمتياز |
çünkü daha güvenilir, daha esnek, daha ilaveli ve geniş. | Open Subtitles | وذلك لأنه الأكثر موثوقيه و مرونة وقدرة على الاتساع |
çünkü burada başka bir şey yetişmez buraya saplanıp kalmaktan sersemlemiş şu ağaç dışında | Open Subtitles | وذلك لأنه لايوجد من ترعرع هنا بإستثناء تلك الشجرة التي أصرت أن تنمو هنا |
çünkü eve sevgilisinin yanına dönecek kadar aklı var. Sen de böyle yapmalısın. | Open Subtitles | وذلك لأنه محترم بما يكفي حتى يعود لعشيقتة مثل ماكان عليك فعلة |
çünkü hepimizin bildiği gibi dünyanın en eski dövüş sanatının her sene yaptığı şey, değişmek. | Open Subtitles | وذلك لأنه كما نعلم كلنا بأن الفن القتالي الذي عمره الف سنه وتمت ممارسته في كل العصور تغير |
Aynı şeyi yapan ama yakalanmayanlar var çünkü ünlü biri değil. | Open Subtitles | .كان هناك عدة مغنين حدث لهم ذات الشيء مع هذا المؤلف، ولكن لم يتم القبض عليهم وذلك لأنه ليس مشهورا |
çünkü adam güvenli odada karşımda oturuyor gerizekalı. | Open Subtitles | وذلك لأنه يقف هنا امامي في الغرفة الآمنة ايها المغفل |
Bugünlerde çocukların çoğu oyun oynamayı seviyor, ama artık oyun üretmek istiyorlar ve bu kolay değil çünkü çoğu çocuk program geliştirmeyi öğrenmek için nereye gitmesi gerektiğini bilmiyor. | TED | الكثير من الأطفال هذه الأيام مولعون بلعب الألعاب الإلكترونية لكنهم أصبحوا الآن يرغبون أيضاً في تصميمها وهذا شيء صعب وذلك لأنه ليس العديد من الأطفال الذين يعلمون أين يذهبون لتعلم كيفية تصميم برنامج |
çünkü pankreas kanserinde kanda çok bulunan proteinlerin arasından tek bir proteindeki çok küçücük | TED | وذلك لأنه عندما نبحث عن سرطان البنكرياس، فأننا نبحث في مجرى دمك، والذي هو بالفعل غزير جداً وفيه أطنان وأطنان من البروتين، وأنت تبحث عن هذا الاختلاف الضئيل في هذه الكمية الصغيرة جداً من البروتين، |
çünkü bütün dünyanın azmiyle bile enerji sistemimizin arz kısmını dekarbonize edeceğimiz, bir an önce halka sunulması gereken geniş ölçekli bir mühendislik altyapısı zamanında oluşmayacak. | TED | وذلك لأنه مع كل تلك الإرادة في العالم، فإن الهندسة للبنية التحتية على نطاق واسع والتي نحن بحاجة إليها بسرعة لإزالة الكربون من أجهزة نظام الطاقة لن تتم بكل بساطة في الوقت المناسب. |
Taş ondan daha büyük, çünkü organik değil. | TED | إن الحجر يكبرها وذلك لأنه غير عضوي. |
Belli ki bu milyonlarca kişi arasında yayıldı, çünkü bu resimlerden on binlerce vardı ve şimdi de bu ve benzeri resimlere adanmış kocaman bir blog imparatorluğu var. | TED | والتي من الواضح أنها وجدت صدى كبيراً في قلوب الملايين من الأشخاص, وذلك لأنه تم تحميل عشرات الآلاف منها، وتتواجد الآن إمبراطورية تدوين متكاملة تم تكريسها للتعامل مع الصور المماثلة. |
çünkü öğrenci yönetim derneği bütçenizi kesti! | Open Subtitles | وذلك لأنه منظمة الطلبة أخذت مالكم |
Tek ihtiyacınız olan şu radyolardan biridir, çünkü radyoyu ayarladığımız zaman onu bir çeşit ışık olan radyo dalgalarına dönüştürüyoruz. | Open Subtitles | انت فقط تحتاج الى واحدٍ من هذه، راديو ...وذلك لأنه عندما تبحث في الراديو عن محطات |
çünkü doğru soruları sormuyor. | Open Subtitles | وذلك لأنه لا يسأل الأسئلة الصحيحة |
Bu haberi duyduğum gün, hayatımın en zor günüydü çünkü çocuğunuz hasta ise, dünyanız söner ve tek yapmak istediğiniz şey onları iyileştirmek ve acılarını dindirmek olur. | Open Subtitles | كان أصعب يوم في حياتي عندما تلقيت هذا الخبر وذلك لأنه عندما يمرض طفلك فإن حياتك كلها تتوقف وكل ما ستحاول فعله هو أن تساعدهم في ان يتحسنو |
Buna yutan yılan balığı denir çünkü her boyuttaki yiyeceği yutarak yok edebilir. | Open Subtitles | (يُسمى (ثعبان البحر أو الانقليس المُبتلِع وذلك لأنه يستطيع ابتلاع أي وجبه مهما كان حجمها تقريبا |
çünkü Cantor'dan önce kimse "sonsuzluğu" tam olarak anlayamadı. | Open Subtitles | ستكون على قائمة أفضل عشرة عندي. وذلك لأنه قبل (كانتور)، |