Terli ellerinde ince bir parça kağıtla değil. | Open Subtitles | بدلا من وقوفك وحيدا ببضع ورقات و يديك متعرقة |
Fazla ihtiyacım yok. Üç parça yeter. | Open Subtitles | لا يلزمني الكثير، ثلاث ورقات تكفيني |
ve... avucunuzun sağ köşesindeki çizgiler... altın işlemeli bir elbise üzerinde dört yapraklı bir yonca olduğu söylüyor. | Open Subtitles | و فى الزاوية اليمنى البعيدة لسترتك عندك أربع ورقات برسيم على قماش ذهب |
Dört yapraklı bir yonca diğer dövmelerinin yanına iyi gider. | Open Subtitles | وشم الاربع ورقات يجب ان يكون اضافة جميلة لأوشمتك الاخرى لا يزال لديكى اثنان، أليس كذلك ؟ |
Sonra eşinin eline 4 as geldiğinde bağırıyor ve sen yere... | Open Subtitles | عندها شريكك سيحصل علي أربعه ورقات فئة الواحد... عندها سيصيح و ستضع الـ... .... |
Evet, üç sayfa arka kapıya yapıştırılmıştı. Kimden olduğu belli değil. | Open Subtitles | ثلاث ورقات كُتبت علي الباب الخلفي وليس عليها توقيع |
İki 10'luyu ayırdı. Aşırı tepki göstermiş olabilirim. Yaşlılara kötü muamele dediler. | Open Subtitles | وقد وزعت ورقات من فئة العشرة، وأنا بالغت في ردة فعلي، وقالوا لي أنّي أسيئ التعامل مع كبار السن |
Beni dinliyor musun? Bu çok önemli. Bir sürü onlu ve resimli kağıt kaldığında, bu bizim için iyidir. | Open Subtitles | إسمع،حينما تتبقى مجموعة من ورقات العشرة،يكون في صالحنا |
Ancak sonraki yıllarda, Eistein bir değil, iki değil, üç değil, evren anlayışımızı kökünden değişime yönlendiren ve her birinde farklı bir konu olan dört olağanüstü makale yayınladı. | TED | ومع ذلك خلال السنة التالية، أينشتاين نشر ليس واحدة، أو اثنين، ليس ثلاثة، لكن أربع ورقات استثنائية، كل واحدة في موضوع مختلف، اللاتي كنّ متجهات لتحويل جذري في فهمنا للكون. |
6:30 veya 7 civarı, yollamak istediği altı parça telgrafla George içeri girdi. | Open Subtitles | حيث كان ليلتها هناك حفل راقص بأحد السفارات وكنت أرغب في الخروج بأسرع ما يمكن بحلول السادسة والنصف أو السابعة جاء جورج ببرقيته المكونة من ست ورقات والتي يرغب في إرسالها |
Üç parça! İsteğim sadece buydu. | Open Subtitles | ثلاث ورقات ليس إلا |
Üç parça! | Open Subtitles | ثلاث ورقات! |
Dört yapraklı yonca, kolay hayat. | Open Subtitles | أربع ورقات بصرة وحياة سهلة وفرح ديبا |
Encino'da doğdun; ama "Dört yapraklı Yonca"nın gölgesinde. | Open Subtitles | ولد في انسينو . كأربع ورقات نبات مفتوحه ... |
Dört yapraklı yoncadan bile daha nadir bulunuyor. | Open Subtitles | إنهم أندر من أربعة ورقات برسيم |
Altı as bulunan bir desteden daha iyiydi. | Open Subtitles | كانت أفضل من ست ورقات رابحة |
O zaman varım ve görüyorum! Dört as. | Open Subtitles | -سأشارك وألعب 4 ورقات برقم "واحد " |
Bir saat içinde üç sayfa. | Open Subtitles | إقرأي ثلاث ورقات في الساعه القادمه و |
Her birinin içinde üç tane boş sayfa var... | Open Subtitles | داخل كل واحد ثلاث ورقات بيضاء |
Bu şanslı piç, üç 9'luyu geçemezse el benim demektir. | Open Subtitles | "هذا من نصيبي، إلا إن كان يمكن لهذا الوغد المحظوظ هزيمة ثلاثة ورقات 9" |
1001 sayfalık kağıt olarak düşün. | Open Subtitles | فكري به على أنه عشر ورقات في ورقة واحده |
Haftanın altı günü tescil memuru olarak çalışan Einstein fizik çalışmaya, yakın arkadaşlarıyla son çalışmalar hakkında tartışmaya, ve birkaç küçük makale yayınlamaya vakit bulabiliyordu. | TED | العمل ستة أيام في الأسبوع ككاتب براءات الاختراع، أينشتاين لا يزال يوفر بعض الوقت للفيزياء، يناقش أحدث الأعمال مع عدد قليل من الأصدقاء المقربين، ونشر بضع ورقات صغيرة. |