| Daha sonra vereceğiniz her kağıdı imzalamaya hazırım Bay Gupta. | Open Subtitles | عندها سأكون مستعداً لتوقيع اي ورقة تقدمها الي ياسيد جوبتا |
| Bak, bu bizim şişemiz değil ama içinde bir not var. | Open Subtitles | أنظري ، إنها ليست هي و لكن يوجد بها ورقة بالداخل |
| Böylece her gekdiklerinde kişisel bilgilerini kağıda dökmeye gerek kalmadı. | TED | لا حاجة لإعادة كتابة تفاصيلهم الشخصية على ورقة التسجيل في كل زيارة. |
| Kağıt imha makinesi durumunda, iki kat fazlaydı - sayfa başı 30 sent. | TED | في حالة التقطيع ، كان الأمر مضاعفاً ، 30 سنتاً لكل ورقة . |
| Elime bir kağıt parçası alıyorum. Aklımdaki hikayeyi görselleştiriyorum. bazen eskiz yapıyorum. Bazen de buna gerek kalmıyor. | TED | ألتقط ورقة وأتخيل قصتي أحيانا أرسمها أو لا أفعل |
| Tek ihtiyacımız bir oyun kartı. Herhangi bir kart işimizi görür. | TED | كل ما نحتاجه هو ورقة لعب. أي ورقة ستفي بالغرض. |
| Orijinali bu şekilde olan bir kağıdın kalpazanlığını mı yapacak? | Open Subtitles | كان سيزيف شيئاً كان بالاصل مطبوعاً على ورقة مثل هذه |
| Yapması gereken şey bir kağıt parçası alıp, şaryoya geçirip, epostasını ya da emrini yazıp, kağıdı çıkarmaktı. | TED | وبالتالي ما كان مطلوب منه القيام به هو أخذ ورقة ولفها في الحامل، طبع رسالته أو أمره ثم سحب الورقة. |
| Çocukluğumu hatırlıyorum, okulda sunum yapardım, elimde not aldığım bir kağıt olurdu, kağıdı bir deftere yaslayıp bakardım, sırf insanlar kağıdın nasıl titrediğini görmesin diye. | TED | عندما كنت طفلة أقدم عروضاً في المدرسة كنت أكتب ملاحظات على ورقة وأضع خلفها دفتراً فلا يرى أحد الورقة تهتز |
| Ve bu bir renksiz, ışık yayıcı partikul emdirilmiş akrilik kağıdı. | TED | وهذه ورقة من الاكريليك مشبعة بجزيئات مشتتة للضوء عديمة اللون |
| Emin olmak için lütfen veli imzalı bir not getirin. | Open Subtitles | حسنا. فضلا تأكدي أن تُحضر ورقة عليها إمضاء ولي الأمر |
| Beraber olduğunuz adam, size vermem için bir not bıraktı. | Open Subtitles | الرجل الذي كنتي معه لقد أعطاني ورقة لكي اوصلها لك |
| Yaldızlı kağıda sarılı olanlardan. Kendini para yiyormuş gibi hissetsin. | Open Subtitles | كل قطعة موضوعة فى ورقة ذهبية سيعجبها ذلك , ستعتقد أنها تأكل نقود |
| Ve küçük bir mesafe uzaklıkta, başka bir sayfa var, o da üç boyutlu ve bir boşlukla ayrılmışlar. | TED | و على بعد ضئيل جدا , هنالك ورقة أخرى ثلاثية الابعاد أيضا , و هما مفصولتان بفجوة |
| Destedeki herhangi bir kartı seçebilirdiniz, ama siz kupa 10'u seçtiniz | TED | كان من الممكن لك اختيار أي ورقة أخرى لكنك اخترت العشرة الكبة بالذات |
| Bu yüzden kağıdın hala tüm o şaşırtıcı, gözden kaçan etkileri varken onu yeni gibi görmemiz için çok fazla müdahale gerekiyor. | TED | لذا فعندما تملك ورقة صغيرة كل هذه الإمكانيات الصادمة، فإنها تصبح بحاجة إلى اختراع جديد في شكلها لتجذبنا لرؤيتها جديدة مرة أخرى. |
| Dosya kâğıdı delikleri yırtılmasın diye halka etiketler. | Open Subtitles | العوانس التسليح لفضفاضة ورقة ورقة الموثق. |
| Biz alarma geçene kadar, fidye notu ulaştı. | Open Subtitles | وبمجرد أن أنتبهنا، وصلتنا ورقة طلب الفدية. |
| koz kupa. Fritz koz kupa. | Open Subtitles | القلوب هى الرابحة نعم فريتز، ورقة القلوب هى التى تربح |
| Bu çift, bir banknot yapıp aynı seri numarasına sahip 100 kopya çıkarmamış. | Open Subtitles | الزوجان لم يصنعا ورقة نقدية واحدة وقاموا بنسخها عدة مرات بنفس الرقم التسلسلي |
| Ve hepinizin gazetede fotoğrafı çıkacak. | Open Subtitles | والكل سيحصل على الصوره الخاصة بك في ورقة. |
| Onlar büyüdüler. Bir kimlik, bir belge peşinde olduklarında, aşağılanmamalılar. | Open Subtitles | لا أريدهم يشعرون بالخزي حينما يتقدمون بوثيقة أو ورقة من نوعٍ ما |
| Bir de büyük boyutlu kağıdımız olsun, örneğin bir Gazete sayfası gibi. | TED | ولنفترض أيضاً انك تملك ورقة كبيرة جداً ربما بحجم صفحة من الصحيفة |
| Debra, Ally'nin kurabiye kağıdını, işe götürmeme izin vermedi. | Open Subtitles | وديبرا لا يسمح لي أخذ حليف علامة المتابعة ورقة العمل. |