Ben arabada sabitim, diğer her şey yanımdan geçiyor ve ışık hızı, herkesin ortak şekilde ölçtüğü o sabit değerde sorunsuz işliyor. | TED | أنا ثابت في السيارة، وكل شيء آخر يتحرك باتجاهي وسرعة الضوء بنفس القيمة الثابتة التي يعرفها الجميع. |
Ve biz o işlemi mekanikleştirdik. Bu örneği değiştirmek, geçmişte yaptıklarımızdan daha farklı olan bir amaç, bir ölçek, bir değişim hızı gerektiriyor. | TED | والآن نحن نضع آليات لهذه العملية. تغيير النمط يتطلب مجالاً ونطاقًا وسرعة في التغيير تفوق ما كنا عليه في الماضي |
Bunun yerine zayıf anımızı kollar hayvanlar gibi karanlıklarda gizlenip sert ve hızlı bir şekilde saldırırlar, sonra yine karanlıklara geri dönerler. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك يستهدفون جراحنا حتى ننزف. يختبئون في الظلام كالحيوانات، يهاجمون بضراوة وسرعة ثم يتراجعون نحو الليل. |
Kısa ve sivri uçlu kanatları ona yüksek bir manevra yeteneği ve hız verir. | Open Subtitles | الأجنحة المدبّبة القصيرة تعطيه مناورة وسرعة فائقتين. |
33,000 feet yükseklikte sabit hızla yaklaşıyoruz, rüzgar hızı 27 mil. | Open Subtitles | نحن نسير بثبات على إرتفاع 33 ألف قدم وسرعة الرياح 15 عقدة. |
Mesajların anlaşılabilmesi için belli bir frekansta ve hızda çalınması gerekiyor. | Open Subtitles | لا بد أنها تعمل علي تردد وسرعة معينة كي تصبح واضحة |
Homer, senin cesaretin ve çabuk düşünmen, ...Üç Mil Adası gölünde potansiyel bir Çernobil faciasını önledi. | Open Subtitles | ..هومر، بشجاعتك وسرعة تفكيرك ..حولت كارثة تشرنوبل المحتملة إلى جزيرة حجمها ثلاث أميال |
Öğrenciler kendi hız ve seviyelerinde anlatım mı arıyor? | TED | يرى الطلاب تفسيرا لوقتهم وسرعة إنجازهم؟ |
Kaptan, 042 dereceye dönüyorlar mesafe 182 mil, yönleri 180, hızları 12. | Open Subtitles | أيها الكابتن , إنهم يتجهون 042 درجة المدى 182 ميل زاوية 180 وسرعة 12 عقدة |
Eğer verilen bir zamanda evrendeki her parçacığın yerini ve hızını bilirsen, onların birbirleriyle ilişkilerini sonsuza dek bilebilirsin. | Open Subtitles | أذا كان يمكنك معرفة موقع وسرعة أنتقال جميع الجسيمات في العالم في أي لحظة معينة يمكنك التنبؤ بالتمام كل تفاعلاتها للأبد |
Afrika Pengueni'nin hareketleri ve hızı massbunker için çok fazla. | Open Subtitles | انسيابية وسرعة البطريق الأفريقي أكثر بكثير على سمك العومة |
Odanın köşesinde görebildiğiniz tüm kar cam çerçevelerinden içeri girmiş. Rüzgarın hızı saatte 222 mile kadar ulaştı böyle olunca içerinin dolması sadece birkaç saat almış. | Open Subtitles | حصلت وسرعة الرياح تصل إلى 222 ميلا في الساعة ذلك شغل هذا الأمر في مجرد مسألة بضع ساعات. |
Özellikle okların açısı ve hızı normal boyda bir okçuyla veya normal bir yayla uyuşmuyordu. | Open Subtitles | خاصّة أن زاوية وسرعة انطلاق الأسهم لا يلائمان قوس أو نشّاب من ارتفاع طبيعيّ. |
Bir santrifüj, elektrikle çalışan bir motorla işler ve bu motorun hızı başka bir PLC tarafından kontrol edilir, başka bir programlanabilir mantık denetleyicisi (PLC) | Open Subtitles | أجهزة الطرد المركزي تُدار بواسطة محرك كهربائي وسرعة هذا المحرك يتم التحكم بها بواسطة وحدة تحكم أخري |
Bir adamın üzerine yeterince sert ve hızlı şekilde gidersen diğerlerini düşünecek zamanı yoktur, kendini düşünmeye başlar. | Open Subtitles | إذا هاجمت رجلاً واحداً بثبات وسرعة كافيين، لا يجد الوقت ليفكر في عدد الذين معه وإنما يفكر في نفسه وحسب. |
Söyledim ya, Finn güçlü. Onu bulacaksak kalabalık, güçlü ve hızlı olmalıyız. | Open Subtitles | طالما سنجده، فإنّنا بحاجة لأعداد وقوّة وسرعة. |
Az maliyet ve hızlı ilerleme avantajına sahip. | Open Subtitles | عبور البلاد المفتوحة بـ30 ميلًا، له مُميزات في التكلفة وسرعة التقدم. |
Kesinlik ve hız. Hiç de iyi bir ikili değil. | Open Subtitles | وإحكام وسرعة أمور لا تتوافق مع بعضها بشكل جيد |
Şu an itibariyle 400 mil hızla yaklaşık olarak 33,000 fit yükseklikte seyahat etmekteyiz. | Open Subtitles | نحلّق الآن على ارتفاع 33 ألف قدم وسرعة هواء تقدّر بـ 400 ميل في الساعة |
Gezegendeki buzun ne kadarının kaybolacağını veya bunun ne hızda gerçekleşeceğini söylemeye henüz imkân yok. | Open Subtitles | ليس من الممكن بعد ، أن نتأكد من مقدار وسرعة تلاشي الجليد عن سطح الكوكب |
Dulles'ta güvenli ve çabuk dönmemiz için bekleyen bir hükümet uçağı var. | Open Subtitles | ."لدينا طائرة تابعة للحكومة تنتظر في "دالاس .من اجل سلامة وسرعة عودتنا |
Şimdiye kadar, güç, hız ve kurşun geçirmez. | Open Subtitles | حتى الآن، قوة، وسرعة وأيضاً هو مضاد للرصاص |
CD-ROM okuma hızları hala 130 ms dolayında. | Open Subtitles | وسرعة قراءة القرص المدمج ما زالَت في الـ130 ملي ثانية، |
Av köpeğinin yerini ve hızını gösteriyor. Her beş saniye de bir. | Open Subtitles | إنّه يشيرُ إلى مكان وسرعة كلب الصّيد كلّ 5 ثواني |
LDH, CRP ve sedimentasyon hızını da iste. | Open Subtitles | هل اللاكتات هيدروجين لنازعة بالإضافة التثفّل وسرعة التفاعل وسرعة |
Şimdi, trenin hızını ve atların hızını hesapladım. | Open Subtitles | الآن,أنا حسبت سرعة القطار000 وسرعة خيولنا |