| Bir Amerikan vatandaşı olarak oğlumun öldürülmesinden doğan sorumlulukta pay almam gerektiğini hissettim. | TED | وشعرتُ كمواطن أمريكي، أنه يجبُ عليَ تحمل نصيبي من المسؤولية لمقتل ابني. |
| O da üzgündü. Ve benim de onun herşeyi olduğumu hissettim. | Open Subtitles | هي أيضاً كانت حزينة جداً، وشعرتُ أنني أيضاً هو كل ما تملكه في العالم. |
| Yanlış şeyler yaptım ve kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | لقد تصرفتُ تصرفاً خاطئاً ، وشعرتُ بالسوء |
| Bütün gün içimde o rahatsız edici his vardı. Bu kavgayı daha önce de etmişiz gibi hissettim, ve sonra oyuncak bebek fiyaskosunu hatırladım. | Open Subtitles | أنّه كان لديّ هذا الشعور المتعب طوال اليوم وشعرتُ كأننا خضنا هذه الحرب من قبل |
| Madalyonu tutuyordum, bodrumda sembolün altında dikiliyordum ve çok tuhaf bir güç akışı hissettim. | Open Subtitles | كنتُ احمل الميدالية واقفةً تحتَ الرمزِ في السرداب وشعرتُ بهذا الإندفاع الجنوني من الطاقة |
| Kollarını etrafıma sardı ve tüm hissettiklerimi hissetti, olabileceğim her şeyi hissettim. | Open Subtitles | وقام بـ لفّ ذراعيه عليّ.. وشعرتُ بكلّ ماحدث من قبل، وكلّ شيء سيحدث. |
| Masadan bana uzanıp, ellerimi tuttun, gözlerime baktın o an sana her şeyi anlatabilirmişim gibi hissettim. | Open Subtitles | أتيت من عند الطاولة، ومسكتِ يدي، ونظرتي إليّ وشعرتُ أن بإمكاني أن أخبرك أيّ شيء |
| Tabii bitap bir haldeydim, eskiden sevdiğim şeylere ilgim azalmış, iştahım yok denecek seviyedeydi, uykusuzlukla boğuştum ve yalnız ve bitkin hissettim. | TED | بالتأكيد كنتُ مُنهَكة تمامًا، فقدتُ اهتمامي بأشياءَ اعتدت الاستمتاع بها، بالكاد تناولتُ طعامي، عانيتُ كثيرًا من الأرق، وشعرتُ بالعزلة والاستنزاف. |
| Ve sanki yerden bana doğru gelen elektrik gibi bir şey hissettim. | Open Subtitles | وشعرتُ كمالوأنّهنـاك... موجـات كهربـائية تندفـع من الأرض خلالـي |
| Daha da yatırdım ve kendimi çok iyi hissettim... | Open Subtitles | واصلتُ الرهان مراراً وتكراراً، وشعرتُ... |
| Uyandım ve kendimi yine sersemlemiş gibi hissettim. | Open Subtitles | لا أدري, إستيقظتُ وشعرتُ بالدوار مجدداً |
| Bazı hatalar yaptım. Yalnız hissettim. | Open Subtitles | لقد ارتكبتُ أخطاءً ، وشعرتُ بالوحدة |
| Yani, bazı şeyleri yapmayı seçtim ve yapmaya mecbur hissettim. | Open Subtitles | [نينا] حسناً، أعتقد أنه أمرٌ اخترتُ فعله، وشعرتُ بأنني مضطرة لفعله. |
| Seni her gün kızımın gözlerinde gördüm her gülüşünde seni duydum bana her "baba" deyişinde seni hissettim. | Open Subtitles | ،لقد رأيتك كل يوم في أعينها ،وسمعتك في صوت ضحكاتها ."وشعرتُ أنك بداخي كلما نادتني، "أبي |
| Aynısı okulda, çocuklar farklı olduğumu söylediğinde olmuştu ailemle de aynısını hissettim, şimdi de... | Open Subtitles | لقد حدث في المدرسة حينما كان بمقدور الأطفال أن يشعروا أنّي مُختلف، وشعرتُ به مع والديّ، والآن... |
| Sonra Stephanie'nin sana öyle davrandığını görünce bana yapılmış gibi hissettim | Open Subtitles | ثمّ رأيتُ (ستيفاني) تعاملك بحقارة، وشعرتُ بأنها كان تقومُ بذلك بي. |
| Dışlanmış hissettim. | TED | وشعرتُ بأنني استبعدت. |
| Bana sıkıca sarıldı ve yanağıma değen dudaklarını hissettim. | Open Subtitles | ..كانت تتشبثبي. وشعرتُ بشفتيها... |
| Beni biraz sömürdüklerini hissettim. | Open Subtitles | وشعرتُ بأن هذا إستغلالياً , (قليلاً , لكن (جيسيكا |
| Aslında beni tanıdığını hissettim. | Open Subtitles | وشعرتُ كأنك تعرفني، بالواقع. |