| Saygın bir basın mensubu, Ron Wieland tarafından size bu ülkeye yönelik yakın bir terörist tehdit olduğu söylendi. | Open Subtitles | تم التصريح من رجل الصحافة مستر رون ويلاند بان هناك تهديد ارهابي وشيك يهدد البلاد |
| Böyle bir taktik ilerleme yakın bir saldırıya işaret ediyor. | Open Subtitles | أي تقدّم تكتيكي مثل ذلك يُشيرُ إلي هجومِ وشيك |
| Ayrıntıları bilmiyorum ama iç güvenliğe yönelik bir yakın tehditle ilgiliymiş. | Open Subtitles | لا أعلم التفاصيل لكنه يقول بأنه حول تهديدٌ قوميٌ وشيك |
| Ulusal güvenliğe karşı, önlenmesine yardım edebileceğim, çok yakında gerçekleşebilecek bir tehdit var. | Open Subtitles | من وجود تهديد وشيك بالأمن القومي وأنه يمكنني التدخل |
| Deden hayalet olmaya çok yaklaştı ya ondan. Yatağa dön. | Open Subtitles | كلا، ذلك بسبب جدكِ وشيك للغاية أن يكون كذلك، عودي إلى السرير. |
| Ama General'in varışı eli kulağında. Hiçbir şeyin karışmaması gerek. | Open Subtitles | لكن وصول الجنرالات وشيك , لا شيء يجب أن يتدخل. |
| Elimizden geleni yapmamıza rağmen, saldırıya uğramamız an meselesi. | Open Subtitles | على الرغم من الجهود التي بذلناها هنالك هجوم وشيك علينا |
| Sana yeni bir başlangıç ve yüklü bir çek öneriyorum. | Open Subtitles | انا اعرض عليك بدايه جديده وشيك بمبلغ كبير |
| Hayır,ben iyiyim lütfen,gerçekten Çok yakındı ama oldu bitti | Open Subtitles | لا، انا على ما يرام حقا ، لو سمحتم، انا بخير كان هذا وشيك .لكن |
| Kanun güçleri çok yakın bir tehdit var ise her zaman hoşgörülüdür. | Open Subtitles | القوة القانونية غالباً ما يكون لها مدى مُحدد إذا كان هناك تهديد وشيك. |
| Çok yakın bir tehdidimiz var. Bu bir Ulusal Güvenlik Acil Durumu, öncelik seviyesi 5. | Open Subtitles | نحنُ أمام خطر وشيك يتعلّق بالأمن القومي له أولوية من المستوى الخامس. |
| Kuzey Su Kabilesi'nin yeni şeflerini, hapishanelerine yakın zamanda bir saldırı olacağı konusunda uyarın. | Open Subtitles | أبلغ القادة الجدد لقبيلة الماء الشمالية بأن هجوم وشيك على سجنهم |
| - Hayır, sana verdiğim bağlantı sitesi yakın tehlikelerden beni haberdar etmek içindi. | Open Subtitles | لا، موقع الاتصال الذي أعطيتكِ أياه كان لتحذيري من خطر وشيك |
| CIA yakın zamanda Amerikan topraklarında gerçekleşecek olan bir saldırı için bağlantıda olduklarına inanıyor. | Open Subtitles | تعتقد المخابرات الأمريكية أنّهم متصلين بحديث عن هجوم وشيك على أرض أمريكية |
| Size çok fazla detay veremem ama istihbaratımız çok yakın bir zamanda bir terörist atak olacağını söylüyor. | Open Subtitles | . لا يمكنني إعطائك الكثير من التفاصيل , هناك استخبارات توحي . بأن هناك هجوم ارهابي وشيك |
| Ulusal güvenliğe karşı, önlenmesine yardım edebileceğim, çok yakında gerçekleşebilecek bir tehdit var. | Open Subtitles | من وجود تهديد وشيك بالأمن القومي وأنه يمكنني التدخل |
| Tesisinizin çok yakında saldırıya uğrayacağı yönünde istihbarat aldık. | Open Subtitles | ما الذي يحدث بحقّ الجحيم؟ وردتنا معلوماتٌ استخباريّة أنّ محطّتكم ستتعرّض لهجومٍ وشيك |
| kutsal zaman yaklaştı... günün karanlığından korunun. | Open Subtitles | الزمن المقدس وشيك احذر ظلام النهار |
| Efendim, bomba uzmanlarına göre sona yaklaştı. Üçüncü devreyi aktifleştirmek en zor parçasıydı. | Open Subtitles | سيدي، وفقاً لخبراء القنابل، إنه وشيك |
| Sangala'daki elçiliğimiz eli kulağında bir darbenin duyumu aldı. | Open Subtitles | سفارتنا في (السنغال) حصلت للتو على معلومات عن إنقلاب وشيك |
| Elimizden geleni yapmamıza rağmen, saldırıya uğramamız an meselesi. | Open Subtitles | على الرغم من الجهود التي بذلناها هنالك هجوم وشيك علينا لن نستطيع النجاة منه |
| Saçın, kıyafetlerin doğum günümde verdiğin 5 Dolarlık çek. | Open Subtitles | حسناً كل شيء، شعرك، ملابسك، وشيك الـ5 دولارات الذي أعطيتني إياه في عيد ميلادي. |
| Çok yakındı. | Open Subtitles | لقد كان هذا وشيك |
| Onun ölümünü incelediğimizi sanıyorduk ama az da olsa yaşıyor olma şansı olduğu ve tehlikede olmasının an meselesi olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | كنا نظن أننا بالتحقيق في قضية موتها، ولكن اتضح هناك يمكن أن يكون فرصة ضئيلة أنها لا تزال على قيد الحياة و في خطر وشيك. |
| Bilmiyorum işte onun Yaklaşan tutukluluğu ile ilgili bir şey mi? | Open Subtitles | ربما مثل ... لا اعلم شيء ما عن توقيف وشيك له؟ |