| Ama benim işim katili bulmak ve bunu yapmak zorundayım. | Open Subtitles | لكن وظيفتى هى ايجاد المجرم و هذا ما نويت فعله |
| Benim işim bir çocuğu vermeden önce yüzde yüz emin olmak. | Open Subtitles | أنها وظيفتى أن أكون متأكدة مئه بالمئه قبل أن أعطيك الطفل |
| Eski işimi düşünmüyordum. Daha iyi birşey arıyorum. | Open Subtitles | لا أُريد وظيفتى القديمة ,بل أريد ما هو أفضل |
| Bu anlaşmayı yaptın çünkü içeride olmak istedin, benim işimi istedin ve pisliklerini halletmesi için McLeod'a ihtiyacın vardı. | Open Subtitles | انت قبلت هذا الاتفاق لانك اردت الدخول فيه , انت اردت وظيفتى واحتجت ماكلويد ليحمل لك خطاياك |
| Bildiğin gibi, burada işimden daha fazla tehlikede olan şeyler de var. | Open Subtitles | هناك أكثر من ذلك على المحك هنا أكثر من مجرد وظيفتى, أتفهمين؟ |
| Saati 40 sentten eski işime mi dönecektim? | Open Subtitles | لا أستطيع العودة إلى وظيفتى القديمة بـ 40 سنت في الساعة |
| Belediyede dostlarım var, haliyle. Benim işim bu. | Open Subtitles | طبيعيا اننى لدى اصدقاء فى مجتمع المدينة وهذه وظيفتى |
| Ona hayat bilgeliği kazandırmak benim işim... Ve birinci lige yükselmesine yardımcı olmak... | Open Subtitles | وظيفتى أن أمنحه خبرة حقيقية ومساعدته على الأنتقال إلى صفوف المحترفين |
| Deneyleri bilirim. İşim bu. | Open Subtitles | وأعرف الأختبارات جيدداً وأعرف التجربه أنها وظيفتى |
| Ben sana birşey yapmadım ama işim. | Open Subtitles | انا لم افعل بك شئ اكثر من ما تمليه علي وظيفتى |
| Beni çağırırlar çünkü ben düzeni sağlıyorum. Benim işim bu. | Open Subtitles | يتصلون بى أنا لأنى مسئول عن الأمن هنا, هذه هى وظيفتى |
| Beni aramalarının sebebi asayişi sağlayabilmem. Bu benim işim. | Open Subtitles | يتصلون بى أنا لأنى مسئول عن الأمن هنا, هذه هى وظيفتى |
| - İşimi kaybedebilirim. Hapse girebilirim. | Open Subtitles | أننى سوف أخسر وظيفتى, وأحتمال أدخل السجن هل تريد أن تتركه يموت؟ |
| - Hayır, baba, hayır! Dur lütfen! - İşimi kaybetmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | لا يا ابى ، توقف هل تريدينى ان افقد وظيفتى ؟ |
| Sanırım, işimi büyük ihtimalle kaybettim! Ama en azından maça yetişmek için hala 10 dakikamız var! | Open Subtitles | على الأرجح فقدت وظيفتى لكن لازال أمامنا 10 دقائق لنصل للمباراة |
| Eğer aramıza bir mesafe koymazsam işimi kaybederim. | Open Subtitles | سوف أخسر وظيفتى إذا لم أضع حدا بينى و بينك الآن |
| Her gün nelerle uğraştığımı bilsen işimi bu kadar iyi yaptığım için bana teşekkür ederdin. | Open Subtitles | لو تعرف مع من أتعامل يوميا لربما تشكرنى على أداء وظيفتى جيدا |
| Hepsi senin suçun. On dakika içinde beni geri götürmezsen, işimden olacağım." | Open Subtitles | إن لم ترجعنى خلال عشرة دقائق سأفقد وظيفتى |
| Bir muhabir olarak, ilk araba finiş çizgisini geçtiğinde orada bulunmak görevim olduğuna göre kazanmak da işime gelir. | Open Subtitles | و طالما كانت وظيفتى كمحررة أن أكون هناك عندما تجتاز السيارة الاولى خط النهاية سيكون ضروريا أن أفوز |
| Biliyor musun, insanların çılgın taleplerine karşın yalandan iyi gözükmek işimin bir parçası. | Open Subtitles | هل تعرف ان جزء من وظيفتى ان التظاهر بأن كل شئ على مايرام وانفذ طلبات الناس المجنونة |
| Onu korumak benim görevim. Denise de aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | أنا أبوه، وظيفتى أن أحافظ عليه دنيس ستفعل نفس الشيء |
| Görevimin bir parçası da kimin bu işin içinde olup olmadığını anlamak. | Open Subtitles | تقصى الحقائق هو جزء من وظيفتى و اعرف من بمكانه و من ليس |
| Bu yeni işimde çok çalışırsam böyle bir yerin depozitosunu kazanırım. | Open Subtitles | اذا عملت بجد فى وظيفتى يمكن ان اتحمل عُربون واحدة منها |
| Bayan Vanderbilt, görevimi bilirim. | Open Subtitles | ألآن , انا أعرف وظيفتى يا سيدة فيندربيرت |