| Polisler evini basıp, malafatını tokatlayan adamların yığınla DVD'sini bulmuşlar. | Open Subtitles | داهمت الشرطة منزلة وعثروا على أكوام من الشرائط لأشخاص يسمنون |
| Ayrıca öbür tarafta üçüncü bir kovan bulmuşlar. | Open Subtitles | وعثروا أيضا على غلاف رصاصة ثالث في مكان آخر |
| Kızını banyoya kilitli olarak bulmuşlar. | Open Subtitles | وعثروا على فتاة صغيرة مـُحتجزة في دورة المياه |
| Onu ararken cesedi de bulmuşlar. Kader değil mi? | Open Subtitles | فقاموا بالبحث عنها وعثروا على الجثه أيضاً، أليس هذا هو القدر؟ |
| Onlar dünyanın derinliklerinde aradıkları şeyi buldular. | Open Subtitles | بل خرجوا الي العالم وعثروا على ما كانوا يبحثون عنه |
| Sonra şeyi buldular.. Göğsündeki kütle, | Open Subtitles | ... وعثروا على تلك ،الكُتل في صدرها |
| ve sonra koşmuşlar ve ters dönmüş ağacı bulmuşlar, ama orada bir aslan varmış. | Open Subtitles | وركضوا وعثروا على شجرة رأسا على عقب، ولكن خارج كان الأسد. |
| Çocukları kullanmışlar ve adı kanlı elmas olan elmasları bulmuşlar. | Open Subtitles | وعثروا على الألماس يسمونه الألماس الدموي |
| Baykuş saldırısına uğradığım videoyu bile bulmuşlar. | Open Subtitles | "لنذهب للسوق" وعثروا حتى على الفيديو الذي هوجمت فيه من بومة |
| Dün gece yerini basmışlar, yatağın altında büyük bir zula bulmuşlar. | Open Subtitles | وعثروا على مخبأ كبير تحت سريره |
| NSA ekibi evini araştırmış ve boğuşma izleri bulmuşlar. | Open Subtitles | وقام فريقٌ من "وكالةِ الأمنِ الوطني" بتفتيشِ شقته وعثروا على علاماتِ صراعٍ ومقاومة |
| Kontrol için ekip yollamışlar ve aradığımız Chevy pikapı bulmuşlar. | Open Subtitles | فقاموا بإرسال فريق لتحري الأمر وعثروا على الشاحنة الـ(شيفي) التي كنا نفتش عنها |
| İddiaya göre 13. yüzyılda haçlılar İstanbul'u yağmalayıp seferlerine destek çıkan kraliyet ailelerine götüremeyecek kadar güçlü olduğunu düşündükleri bir şey bulmuşlar. | Open Subtitles | من المفترض أن الصليبيون خلال القرن الثالث عشر... نهبوا مدينة (القسطنطينية)، وعثروا على شيء ما... إعتبروه أقوى من أن يسلموه... |