| Bana yardım etme sözünü onurlandırırken ülkene büyük bir bedele neden olacak olsa bile. | Open Subtitles | تكرمين وعدكِ في حمايتي حتى وأن هذا يكلف بلدكِ الكثير. |
| sözünü tutmadığını söylemek istiyorum sadece. | Open Subtitles | فقط أحاول القول أنكِ أخلفتِ وعدكِ |
| Doktorlar birkaç ayın daha olacağının sözünü vermişti. | Open Subtitles | وعدكِ الأطبّاء ببضعة شهور إضافية |
| Bu şenlikli düzenbazlık karşılığında mı ebedî gençlik vadetti sana? | Open Subtitles | ومقابل هذه الخدعة الحافلة وعدكِ بالشباب الدائم؟ |
| Hamlin sana ne vadetti? Lütfen... | Open Subtitles | ماذا وعدكِ (هاملين)؟ |
| Sana bir sürü söz verdi, sonra da seni öylece terk etti. | Open Subtitles | لقد وعدكِ بِكلّ شيء وترككِ هكذا بكلّ برودة أعصاب |
| Sana başka ne söz verdi? | Open Subtitles | بماذا وعدكِ أيضًا؟ |
| Andy'nin sözünü verdiği, Bud emekli olunca alacağın terfi ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث للترقية التي وعدكِ بها (اندي) عندما تقاعد (بود) ؟ |
| sözünü gene tuttun | Open Subtitles | . حافظتي على وعدكِ ثانيةً |
| sözünü tuttun. | Open Subtitles | لقد حافظتي على وعدكِ |
| sözünü tuttun. | Open Subtitles | لقد حفظتِ وعدكِ |
| sözünü tutmuyorsun. | Open Subtitles | لم تنفذي وعدكِ لي |
| Sen de kendi sözünü tut. | Open Subtitles | احفظي وعدكِ الآن |
| Louis'ten ayrıldığın an o sözünü bozdun sen. | Open Subtitles | لقد أخلفتِ وعدكِ عندما تركتِ (لويس). |
| Şunun sözünü verebilirim ama: | Open Subtitles | أستطيع وعدكِ أن (غاس فرينق) مات. |
| Demek sözünü tutuyorsun. | Open Subtitles | ستنفذين وعدكِ ! |
| Travis sana bir söz verdi. | Open Subtitles | "ترافياس" وعدكِ |