| Çiçek, tören arabası ve pamuk şekerden başka bir şeyleri kalmadı. | Open Subtitles | ليس لديهم إلا أزهار وعربات وحلوى غزل البنات |
| Geçici CCU bölgesine solunum cihazı ve acil durum arabası gerekiyor! | Open Subtitles | وحدة العناية المركزة تحتاج إلى أجهزة التنفس الصناعي وعربات الإنعاش على أهبة الاستعداد |
| Küvetlerce para, el arabası dolusu ödül yangın hortumlarıyla fışkırtılan saygı... | Open Subtitles | أحواض استحمام مليئة بالنقود، وعربات مليئة بالجوائز وخراطيم حريق من الاحترام ، كانت عائلة (سمبسون) تتمتع بكل شيء |
| Çantalara, alışveriş arabalarına, bisikletlere ve carroçalara 300 kg'dan fazla çöp toplayabilirler. | TED | يجمعون ما يزيد على 300 كيلو في حقائبهم وعربات التسوق والدراجات والعربات البرازيلية |
| Elmalar, jiletler, bebek arabaları, patates, ekmek ve sakatat artık istihkak ediliyordu. | Open Subtitles | التفاح وشفرات الحلاقه، البطاطس وعربات الأطفال، الخبز والسجق |
| Kızlar, silahlar ve itfaiye ile iyi bir bekar partisi yapalım. | Open Subtitles | فلنقيم حفله عزاب بمصاحبه البغايا والمسدسات وعربات الاطفاء |
| James Çetesi, 1867 ile 1881 yılları, arasında, 25 adet banka, tren ve posta arabası soygunları gerçekleştirmiştir. | Open Subtitles | ارتكبتْ عصابة (جيمس) أكثر من 25 حالة سرقة قطار بنكي ، وعربات أموال من عام 1867 لعام 1881 |
| Bölgeyi gözden geçirmesi için helikopter ve fixed-wing uçaklarını gönderiyoruz. | Open Subtitles | وأرسلنا طوافات وعربات مدرعة لتمشيط المنطقة |
| Buz çok ince ve kar aracı çok tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | الثلج رقيق جدا وعربات الثلج ستكون خطيرة جدا. |
| Bilirsin, inek ve kağnı olan yerlere köy denir. | Open Subtitles | تعرف، مكان تتواجد فيه الأبقار وعربات تجرها الثيران |
| Bisikletler, rikşawlar ve atlı arabalar toplama merkezlerinin yerini duyurur. | Open Subtitles | الدراجات و العربات وعربات الخيل ستعلن عن مراكز التجمعات |