| Daniel'ın bana karşı saldırgan ve sinirli olması için alkole ihtiyacı yoktu. | Open Subtitles | بأن دانييل لا يحتاج للكحول حتى يكون عنيفاً وغاضباً معي |
| Bu onu kafası karışık ve sinirli yapar. | Open Subtitles | بل يجعله مشوشاً وغاضباً |
| Tıpkı benim gibiydi. Yalnız, dışlanmış ve kızgın. | Open Subtitles | لقد كان مثلي، كان وحيداً، منبوذاً، وغاضباً. |
| Bu beni o kadar kalpsiz ve kızgın yapıyor ki. | Open Subtitles | وهذا يجعلني قاسياً وغاضباً جداً |
| O günlerin 1032'sini kötü ve öfkeli biri olarak geçirdim ta ki bu kitabı kütüphanede bulana dek. | Open Subtitles | قضيت 1032 منهم كنت فيها لئيماً وغاضباً لحين وجدت هذا الكتاب في المكتبة |
| Sarhoştu ve postalandığı için bana öfkeliydi. | Open Subtitles | كان ثملاً وغاضباً عليّ لطرده. |
| - Sarhoştu ve sinirliydi. | Open Subtitles | لقد كان مخموراً وغاضباً |
| O da benim gibiydi. Yalnız, dışlanmış ve öfkeli. | Open Subtitles | كان مثلي، كان وحيداً، منبوذاً، وغاضباً. |
| Son derece kontrollü ve öfkeliydi. | Open Subtitles | حين يكون مكبوتاً وغاضباً. |
| - Sarhoştu ve sinirliydi. | Open Subtitles | لقد كان مخموراً وغاضباً |