fakat bu durumda, varış noktası olmayan bir sürücüsüz araba değildir. | TED | ولكن في هذه الحالة أنها ليست سيارة ذاتية القيادة بدون أي هدف. |
Normalde bir kitapta o kadar küçük parçalar için endişelenmezsiniz fakat bu küçük parçalar Arşimet'in eşsiz el yazmasını üstünde barındırıyor olabilirdi. | TED | وعادة في كتاب، لا ينبغي أن تقلق بشأن الأجزاء الصّغيرة، ولكن في هذه الحالة، فهي قد تحتوي على نصوص نادرة لأرخميدس. |
Oldukça basit bir soru, fakat bu sıralarda elbette basit sorular çok daha çetrefilli cevaplar buluyor. | TED | إنه سؤال بسيط للغاية ولكن في هذه الأيام، بالطبع، الأسئلة البسيطة تجلب إجابات أكثر تعقيدًا من أي وقت مضى |
Ama şu durumda, ayı Mason değilse tabii... | Open Subtitles | ولكن في هذه الحالة، لن يأت أحد إلا إذا كان الدب ماسونياً. |
Ama bu durumda,düşünüyorumda hikayede melodrama daha az yer verirdim. | Open Subtitles | ولكن في هذه الحالة, أظن أن الميلودراما مناسبة جدا للقصة |
Şimdi, sen kampüsteki o koca adam olabilirsin... ama bu arabada, patron benim. | Open Subtitles | والآن, قد تكون الكل بالكل في الحرم الجامعي... ولكن في هذه الحافلة الصغيرة أنا هي الكل بالكل, أفهمتني؟ |
Ancak bu durumda içine sızmış olduğumuz hücreleri çökertmemizi öneririm. | Open Subtitles | ولكن في هذه المرحلة, دعنا نبين لهذه الخلايا اننا حقا تائهون |
fakat bu anaokulunda, gerginleşmek için hiçbir sebep yok. | TED | ولكن في هذه الروضة لا يوجد أسباب للعصبيه والتوتر. |
Eşcinsel, kültürel bir terim, fakat bu durumda partner seçerken cinsiyet konusunda kısıtlı olmadığımı ifade ediyor. | TED | كلمة شاذ هي مصطلح ثقافي، ولكن في هذه الحالة، تشير إلى كوني غير مقيّدة بجنس معين عندما يتعلق الأمر باختيار شركاء. |
fakat bu olayda, karşılaştığımız sorunun sadece küçük bir kısmı bununla ilgili. | TED | ولكن في هذه الحالة، هو جزء صغير فقط من المشكلة التي نتعامل معها. |
fakat bu vakada insanların sadece %10 kadarı adamı rayların üstüne atmayı kabul ediyor. | TED | ولكن في هذه الحالة، لا يوافق على التضحية بحياة الرجل غير حوالي 10٪ من الناس. |
fakat bu makinede istersen plazma kesiciyi değiştirip onu bir milin üzerine oturtup bir tahtayı da yontabilirsin. | TED | ولكن في هذه الآلة، يمكنك تغيير قاطع البلازما، وتركيب مغزل، وبذلك تتمكن من نحت الخشب أيضاً. |
fakat bu durumda, bu tekniği bozamayacağız. | Open Subtitles | ولكن,في هذه الحالة,يجب أن نخترق هذه التقنية |
Ama şu noktada ne düşündüğünüzü bana söylemelisiniz | Open Subtitles | ولكن في هذه الحالة، أحتاج إلى أن تخبرني برأيك |
Ama şu anda, söz vermenin olayı halledeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ولكن في هذه الحالة لا أعتقد أن كلامك، حقاً سَيَوفي بالغرض. |
Ama bu durumda, gerçek hayatta oldu. | TED | ولكن في هذه الحالة فإنها حدثت في الحياة. |
Ama bu durumda, Kuzey Kutbu doğal bir dondurucu gibi onu korumuştu. | TED | ولكن في هذه الحالة، كانت المنطقة القطبية الشمالية مثل ثلاجة طبيعية وقامت بحفظه. |
Şimdi, sen kampüsteki o koca adam olabilirsin... ama bu arabada, patron benim. | Open Subtitles | والآن, قد تكون الكل بالكل في الحرم الجامعي... ولكن في هذه الحافلة الصغيرة أنا هي الكل بالكل, أفهمتني؟ |
Ancak bu durumda içine sızmış olduğumuz hücreleri çökertmemizi öneririm. | Open Subtitles | لا. ولكن في هذه المرحلة, دعنا نبين لهذه الخلايا اننا حقا تائهون |
Ancak bu durumda eğer kabahat olgunlaşmakta olan beyin de ise o zaman neden ergenler daha gelişmiş bir beyne sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız? | TED | ولكن في هذه الحالة، إذا كان المحك هو النضوج، فلماذا يكون المراهقون أكثر هشاشةً من الأطفال، رغم أن عقولهم أنضج من الأطفال؟ |