| Yalan söylediğini kabul etti ve hiçbir şey olmamış gibi devam etti. | Open Subtitles | لقد نعته بذلك إعترف أنه يكذب, ومضى قدماً وكأن شيء لم يكن |
| Adam, onun önünde durduğu şey her neydiyse ona ulaşıyor ve yoluna devam ediyor. | TED | بعد ذلك حصل على ما كان يريده، أياً كان ما كانت تحجبه، ومضى في طريقه سعيداً. |
| Bu kuşağın hepsinin gençliği, 1968 ve sonrası her ülkede kavga etmekle geçmişti. | TED | ومضى صغارهم يقاتلون بعضهم البعض ضمن حدود كل دولة في عام 1968 وبعد ذلك. |
| Bana, bir kadın olarak münasebetsiz ve yoldan çıkmış olduğumu ve ardından bir kadın olarak en iyi yapacağım şeyin bir çocuk doğurmak olduğunu, benim yerimdeyse "iyi bir erkeğin" olması gerektiğini söyledi. | TED | أخبرني بأنني في غير مكاني وغير مقبول مني كامرأة، ومضى في القول بأن كل ما تقدري على القيام به هو أن تنجبي طفلاً، بينما رجل صالح كان بإمكانه أخذ مكانك في هذا الصف. |
| Sevgili anne ve baba... bugün Latince sınavına girdim ve oldukça iyi geçti. | Open Subtitles | الأعزاء , أمي و أبي اليوم كان امتحاني في اللغة اللاتينية ومضى بشكل جيد |
| Katil bu lastik ellerden birini satın almış pişirme spreyi ile parmak uçlarına izleri nakşetmiş, ve bu şekilde tüm suç mahaline sahte parmak izleri yerleştirmiş. | Open Subtitles | أشترى القاتل أحدى هذة الأيدى المطاطية دمج هذة مع رذاذ الطبخ ومضى لوضع البصمات الخاطئة |
| Ufak parçalar ve yaralılar geçmekte olan uskumru sürüsünün peşinden gidiyorlar. | Open Subtitles | هنا تتناثر البقايا و الجرحى و هي كل ما تبقى من فوج الإسقمري الذي كان هنا ومضى. |
| yabancı rahibin sandalyesini itti, arkasını döndü ve gitti | Open Subtitles | الغريب دفع القسيس في كرسيه والتف ومضى مبتعدا |
| 15 dakika sonra Newton geldi ve ortalığı kan gölüne çevirdi. | Open Subtitles | جاءنيوتنفي بعد 15 دقيقة . ومضى عملية اطلاق نار |
| Daha sonra gözyaşlarını sildi ve imparatorluğu dünyada bilinmiş en büyük imparatorluk olana kadar ilerledi. | Open Subtitles | ولكنه سرعان ما مسح دموعه، ومضى في طريقه حتى أصبحت إمبراطوريته أكبر إمبراطورية عرفها العالم على الإطلاق |
| Sonra biri çemberi kırdı ve dümdüz koştu. | Open Subtitles | ثم كسر أحدهم القاعدة ومضى قدما |
| Ama telefon ettin ve Calleigh senin yerine gitti. | Open Subtitles | ومضى الأمر لكنها إذا لم تغطي عني |
| Senin sahne partnerin geldi ve gitti. Olan oldu, yani... | Open Subtitles | - شريكك بالمشهد أتى, ومضى, لقد إنتهينا, لذا .. |
| Bu Haven'da gördüğüm ilk tuhaf olay değil Nathan ve sadece bir haftadır buradayım. | Open Subtitles | هذا ليس الشيء الغريب الأول الذي رأيته في "هايفن" ومضى على وجودي أسبوع واحد فقط، أيمكنك أن تخبرني ما الذي يجري هنا؟ |
| Kanıta baktı, ve yürüyüp gitti. | Open Subtitles | هو نظر الى الحدث ومضى في حال سبيله |
| Atlatıldı ve daha fazlasına ihtiyaç yok. | Open Subtitles | ومضى فلا داعي للتسبب بالمزيد منها |
| Kış geldi ve geçti. | TED | أتى الشتاء ومضى. |
| Birbirimize bir çok mektup yazdık ve çok uzun bir zaman geride kaldı. | Open Subtitles | كتبنـاالعديدمن الرسـائل... ومضى وقتٌ طويل جـداً ... . |
| St. Alban Askeri Hastanesi Long Island, New York ...ve kendi yolunu seçme hakkı olan insanlar onun yolundan gittiler." | Open Subtitles | "ومضى القوم في طريقهم، كلاً إلى سفينته" |
| Jonah zarları attı ve yoluna devam etti. | Open Subtitles | جوناه رمى بالنرد ومضى قدما |