| Ancak enerji eşitliği ve dayanıklılığını topluma kazandırarak temiz, güvenilir ve karşılanabilir, adil ve eşit bir erişim sağlayabiliriz. | TED | ولكن ببناء عدالة ومرونة الطاقة في مجتمعاتنا، يمكننا ضمان وصول عادل ونزيه لطاقة نظيفة وموثوقة وبأسعار مناسبة. |
| Güçlü ve güvenilir faj bazlı farmasötikler geliştirmede önemli bir yerdeyiz | TED | نحن في موقف جيد يؤهلنا الآن لتطوير مستحضرات طبية قوية وموثوقة قائمة على العاثيات. |
| Bu insanlara, Adriana ve çocukları gibi insanlara, yardım etmek için güvenli ve emin yolları bulmada kitle kaynaklı bilgileri, bir an sağlayabildiğimizi düşünün. | TED | تخيل للحظة، لو تمكنا من الاستفادة من كل واحدٍ منهم للحصول على المعلومات لمساعدة أشخاص آخرين مثل أدريانا وأطفالها فى إيجاد طرق آمنة وموثوقة. |
| Hayatım dört duvar içinde, hava yastığı ve emniyet kemeri arasında geçip gidiyor. | Open Subtitles | حياتي مُعلقة في جبيرة من الأسمنت وموثوقة بأكياس هوائية وأحزمة الأمان. |
| Senin söylediğin gibi, kim olduğunu öğrenmek için gerçekten hızlı ve kolay bir yol. | Open Subtitles | كما قلت أنها طريقة سريعة وموثوقة لمعرفة من أنت ؟ |
| Aşırı soğukta bile film kamerası dayanıklı ve güvenilir olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | ،حتى في البرد القارص تُبرهن آلة تصوير الأشرطة ...أنها صامدة وموثوقة |
| Aşırı soğukta bile film kamerası dayanıklı ve güvenilir olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | ،حتى في البرد القارص تُبرهن آلة تصوير الأشرطة ...أنها صامدة وموثوقة |
| Eğer böylesine güvenilir bir bilgiye ve bunu kullanabilecek doğru sistemlere sahipsek ürünleri sürdürülebilir ve etik yollarla üreterek doğru şeyi yapanları tüketiciler destekleyecektir. | TED | إذا كانت لدينا معلومات فعّالة وموثوقة كهذه والأنظمة المناسبة التي تستخدمها بشكل فعال. فإن المستهلكين سوف يدعمون أولئك الذين يفعلون الصواب من خلال إنتاج المنتجات بطريقة مستدامة وأخلاقية. |
| Lazerle hızlı ve son derece güvenliydi, deliklerin var olduğunu söyleyemezdiniz bile, hatta bir telden fazla saçınızın gittiğini de. | TED | وباستخدام الليزر كانت عملية الحفر سريعة جداً وموثوقة للغاية، بحيث أنك لا تستطيع معرفة أن تلك الحفر موجودة هناك، بشكل أكبر بكثير من إدراكك بأنك فقدت إحدى شعراتك. |
| Hamas'ın liderlerinin daha önce hiç yapmadığı biçimde ve muhtemelen de hiç bir zaman yinelemeyeceği bir toplantı yapacağına dair çok sağlam ve güvenilir istihbarat almıştık. | Open Subtitles | كان لدينا معلومات دقيقة جداً وموثوقة أن قيادة حماس كانت على وشك عقد اجتماع لم يعقدوا مثله من قبل وربما لن يعقدوا مثله ابداً |
| bir veya birden fazla çözüme ihtiyacımız var. ve her ne kadar insanların araştırdığı bir çok yol olsa da ben sadece 5 tanesinin büyük rakamlara ulaşabileceğini görüyorum. | TED | وموثوقة بالفعل ، و رغماً عن أن هناك العديد من الإتجاهات التي يسعى خلفها الناس ، فأنا أرى فقط خمسة حلول يمكنها تحقيق الأرقام الكبيرة . |
| Peter,şuna bak. Güvenli ve gayet sağlam,bunu alabiliriz. | Open Subtitles | (بيتر)، إنظر الى هذه، إنها آمنة وموثوقة ونستطيع تحمل تكلفتها |
| Bu bilgi geçerli ve doğru. | Open Subtitles | المعلومة صحيحة وموثوقة. |