| - Benim işim de çalışmadığından emin olmak. | Open Subtitles | وواجبي أن أتأكد من عدم قيامه بذلك. |
| Benim işim de bunun gerçekleştiğine emin olmak. | Open Subtitles | وواجبي الحرص على حدوث ذلك |
| Ve burada onurla sahip olduğumuz ilkelerimizi size aşılamak benim görevim. | Open Subtitles | وواجبي أن أغرس فيكم النماذج التي تشرّفنا هنا. |
| Bana her gün hükümetimin bir şeyler karıştırdığını ve bunu bulmanın benim görevim olduğunu hatırlatıyor. | Open Subtitles | لأتذكر كل يوم أن حكومتي تخطط لشيء وواجبي معرفته |
| Onu buradan alıp ülkenin kanunlarına göre imha edilene kadar tutulacağı güvenli bir yere götürmek benim görevim. | Open Subtitles | وواجبي أن آخذه من هذا المكان وأوصله لمكان آمن حتى وقت مناسب فيما يمكن التخلص منه طبقاَ لقانون الأرض |
| O benim kızım. Onun hayatına şekil vermek benim görevim. | Open Subtitles | إنها إبنتي فمن حقي وواجبي التخطيط لحياتها |
| Hayır, Marlon bu hatunu kötüye kullandı bir müzisyen olarak benim görevim bu hatuna iyi bakmak. | Open Subtitles | لا ، لقد أساء مارلون أستخدامها وواجبي كموسيقية أن أعتني بها |
| Fakat benim görevim şahitlik etmek ve bu düğüm noktası, işin özü, bizim gibi bunu yapan gazeteciler için. | TED | ولكن دوري وواجبي أن أشهد على ما يحدث وأذيعه .. وهذا هو صلب الموضوع وخلاصته .. بالنسبة لنا نحن المراسلين الذين نقوم بهذا العمل. |
| benim görevim Japon Dövüş Sanatlarını korumak. | Open Subtitles | وواجبي أن أحمي فنون القتال اليابانيه |
| İşimi yapıyorum ve halkı bilgilendirmek benim görevim. | Open Subtitles | أقوم بعملي ، وواجبي إطلاع الجمهور |
| benim görevim de uzağa gitmemelerini sağlamak. | Open Subtitles | وواجبي أن أحرص على ألاّ يضلّوا |
| Onları öldürmek benim görevim. | Open Subtitles | وواجبي أن أقتلهم |