| Seksen beş kişilik bir şirketi yönettim, ve şimdi onlara ilaç vermeden üç küçük çocukla başa çıkamıyorum. | Open Subtitles | كنت أدير شركة بها 85 شخص و الآن لا يمكنني رعاية ثلاث أطفال صغار دون تخديرهم | 
| - Geleceğin resmini çizdim. - ve şimdi onu da yapamıyorsun. | Open Subtitles | كان يرسم المستقبل - و الآن لا يمكنك فعل شئ - | 
| ve şimdi bu huzurlu kasaba da daha fazla kalamayız. | Open Subtitles | و الآن لا يمكننا البقاء بسلام في هذه المدينة أطول من ذلك | 
| ama şimdi seni ve senin iyiliğini düşünmeden tek bir an geçiremiyorum. | Open Subtitles | و الآن .. لا أستطيع أخذ نفس .. دون التفكير بكِ .. | 
| Hayatımın yarısını, onu bulursam ne söyleyeceğimi düşünerek harcadım ama şimdi kapısını bile çalamıyorum. | Open Subtitles | قضيت حياتي كلها أفكر بما سأقوله له عندما تتاح لي الفرصة و الآن لا أستطيع أن أطرق الباب | 
| Önce kahve molasıydı, sonra hat kesildi, şimdi de ona ulaşamıyorum. | Open Subtitles | أعني ، في البداية ظللتُ على الإنتظار ثم انقطع الاتصال ، و الآن لا أحصل حتى على نغمة اتصال | 
| Kendinizi kandırmak istiyorsanız durmayın. Boş ümitler verdiniz ve artık hiç ümit yok diyorsunuz. | Open Subtitles | لقد أنتهى بالفعل هل تريدين أن تخدعي نفسك ، هيا إفعلي ، بريق من الأمل و الآن لا شيئ | 
| Evet, kahretsin, ama sonra seninle tanıştım ve birlikte şu tuhaf, sıra dışı hafta sonunu geçirdik ve şimdi neredeyim bilmiyorum. | Open Subtitles | نعم، نعم أعرف و ثم قضينا عطلة عاجلة معاً بشكل سخيف و الآن لا أعرف اين أنا | 
| 12 yaşından beri muhteşem olduğun söyleniyor ve şimdi birçok kadının arzuladığı şeyi duymaya katlanamıyorsun. | Open Subtitles | لقد كان يقال لكِ بأنكِ فائقة الجمال مذ كنتِ في الثانية عشر من عمركِ و الآن لا تستطيعين تحمّل ما تتوق معظم النساء لسماعه | 
| Salak. Sikimi kırdın ve şimdi de ot yok diyorsun öyle mi? | Open Subtitles | حصلتُ على قضيب أعوج و الآن لا يوجد حشيش ؟ | 
| - Ne oldu? Kapı kolu yok! Tahta tavalar, kocaman cam gözler ve şimdi de kapı kolu yok. | Open Subtitles | لا توجد مقابض الباب مقلاة خشبية، عين زجاجية كبيرة و الآن لا توجد مقابض الباب | 
| Hiç çay içmemiştim ama 3 aydır Londra'dayım ve şimdi çaysız yaşayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أشرب الشاي حقا, ولكن أنا في لندن مند ثلاثة أشهر و الآن لا يمكنني ان يعيش بدونه. | 
| Annem beni merdivenlerden itti ve şimdi boynumu oynatamıyorum. | Open Subtitles | أمي دفعتني عن السلالِم و الآن لا أستطيع أن أحرِّك عنقي | 
| - Olmadığında trene binemiyorum ve şimdi pencerenin dışında olmadığında bakıcılık bile yapabilir miyim? | Open Subtitles | ـ ماذا؟ ـ لا أستطيع ركوب القطار بدون وجودك و الآن لا استطيع رعاية طفلتها بدون وجودك بالحديقة؟ | 
| Bilirsin hayattayken kimsenin umrunda değildi ve şimdi ölü olmasını da kimse takmıyor. | Open Subtitles | نعم ، الأمر يشبه لا أحد أهتم بها حقاً عندما كانت في الحياة الواقعية و الآن لا أحد يهتم حقاً بأنها أصبحت ميتة | 
| Onun da bunun bir parçası olmasını istiyorum, ve şimdi ona telefonundan bile ulaşamıyorum. | Open Subtitles | وانا اريده أن يصبح جزء منه ، و الآن لا استطيع أن أصل إليه على الهاتف | 
| Diana Morrison hakkında bildikleriniz olduğunu düşünüyordum ama şimdi olduğundan kesin eminim. | Open Subtitles | اعتقدت انّه ربما تكون لديك "بعض المعلومات عن "ديانا موريسون و الآن لا استطيع ان أكون أكثر تأكداً انّكِ تفعلين | 
| Söyledim ama şimdi yok. | Open Subtitles | احتجت لمساعدتك، و الآن لا احتاجها | 
| ama şimdi bir dakika bile beklemeyecektim. | Open Subtitles | انتظرت أنا ستة أشهر لأدرك أنني أود البقاء مع (إيدان) و الآن لا أطيق الانتظار دقيقة | 
| 48 gün boyunca beraber olduğun bir adam var ve artık arayıp sormuyor. | Open Subtitles | حسناً، أقمت مع رجل 48 يوم و الآن لا يتصل بك و لا يرسل رسائل | 
| İçime girdin, yerleştin ve artık iç organlarımı kemiren bir şey olduğunu düşünmeden ne hareket edebiliyorum, ne konuşabiliyorum, hatta işeyemiyorum. | Open Subtitles | أنتزحفت, اخترقتني, و الآن لا أستطيع أن أتحرك أو أتكلم أو حتى أتبول بدون أن أشعر |