| Onlar çaresiz. Diğer sadık melekleri hiçbir zaman ele geçiremediler. | Open Subtitles | انهم يائسين لم يكونوا قادرين سابقا على هزيمة الملائكه الوفيين |
| Eşitsizlik arttıkça ,doğal olarak daha fazla insan çaresiz hale geliyor. | Open Subtitles | وبسببإزديادعدم المساواة، بطبيعة الحال ، يصبح المزيد والمزيد من الناس يائسين |
| Enayiler Sevgililer Gününde gerçekten çok çaresiz oluyorlar. | Open Subtitles | صدقيني, الفاشلون يصبحون يائسين قرب عيد الحب |
| Bir sonraki umutsuz topluluğa geçip onları çalıştıralım ve onların seviyesini yükseltelim. | Open Subtitles | انهم جميعا سمان وأصحاء وأغنياء. دعونا ننتقل الى يائسين اكثر ونقوم بتوظيفهم |
| ve önceki gece de, kendimizi kaybedecek kadar umutsuz olduğumuzda anlamıştın... | Open Subtitles | ،وحتى الليلة الماضية ،عندما كنا يائسين من خسارة أنفسنا ،لقد فهمتَ |
| Ormanda ümitsiz vaziyetteler. | Open Subtitles | انهم يتجولون فى الغابات وهم يائسين |
| 35 milyon. Bu nedenle çaresizce çalışan sayısını azaltmaya uğraşıyorlar. | Open Subtitles | لهذا كانوا يحاولون يائسين للتخلص من الموظفين. |
| İş konusunda hepimiz öylesine çaresizdik ki tek ümit, Diagoras'ın iyi bir iş için seni seçmesini ummaktı. | Open Subtitles | كنا يائسين جداً للعمل نتمنى فقط أن يختارنا لعمل جيد |
| Futbol, beysbol, tenis hakkında çaresizseniz, ben buradayım. | Open Subtitles | مثل كرة القدم أو البيسبول أو التنس لو كنتم يائسين وهو حالي الآن |
| Donanmanın koruduğu bir tesiste banka soymak için bu insanlar son derece çaresiz veya çok kibirli olmalı. | Open Subtitles | و سَرقتِهم لـمصرف في منشأة تابعة للبحرية، لا بد من أنهم يائسين للغاية أو مغرورين للغاية. |
| Bizim gibileri çaresiz olduğumuz için mi sokaklardan topluyorsun? | Open Subtitles | تبحث بالشوارع عن أناس مثلي لأننا نبدو يائسين |
| Ben Anadolu'dayken gerçekten çaresiz kalmışken bir kertenkele bulduk ve idrar torbasındakiler ağzımıza gelene kadar onu sıktık. | Open Subtitles | عندما كنت في الأناضول حينها كنا يائسين للغاية عثرنا على سحلية فقمنا بعصرها |
| Gardiyan'ın teklifini kabul edecek kadar çaresiz olan iyi insanlar. | Open Subtitles | هناك أناس طيبين ، يائسين بما يكفى للقبولبعرضالحارس. |
| Bu onları sinirli, çaresiz ve biraz da sevimsiz yapmış. | Open Subtitles | و هذا يجعل منهم غاضبين و يائسين و مكروهين نوعا ما |
| çaresiz insanlardan para almanın bu kadar kolay olması bir anlamda oldukça korkutucuydu. | Open Subtitles | لقد كان الأمر تقريباً مُخيف و كم هي سهولة الحصول على المال من أشخاص يائسين. |
| Ahlâklı bu adamın sahip olduğu ahlâk hasta ve çaresiz insanların geri çevrilmesine izin veriyor. | Open Subtitles | أخلاق من الرجل الذي تسمح له أخلاقه أن يطرد أناس مرضى و يائسين بحاجة للمساعدة |
| ve aileler umutsuz ve herkesi dinleyebilecek duruma geliyor.Bu o kadınlardan biri, değil mi? | Open Subtitles | والآباء يصبحوا يائسين ، ويستمعون تقريبا لأي أحد ، اليس كذلك؟ |
| umutsuz, üzgün ve gerçeklerle fazla bağı kalmamışlara öyle geliyor. | Open Subtitles | هذا لا يروق إلا لأناس يائسين وحزينين والذين فقدوا صلتهم بالواقع |
| Hepsi sadece umutsuz ve korkunç. | Open Subtitles | انظري لهؤلاء الناس إنهم يائسين و منزعجين جميهم |
| Şu gerçekten ümitsiz insanları aptalca izleyebildim. | Open Subtitles | فأصبحت أنظر بغباء إلى أناسٍ يائسين. |
| Fakat sorun şu ki çoğu kimse anlaşmazlığa yol açan, gülünç fikirlere, çoğu zaman açıkça duygusal sebeplerden çaresizce inanıyor. | Open Subtitles | المشكلة هي أن معظم الناس معظم الوقت يائسين ليؤمنوا سام هاريس عالم أعصاب و مؤلف يائسين ليؤمنوا |
| O kadar çaresizdik ki; oğullarını ve babalarını para kazanmak için bu cehenneme yolladılar. | Open Subtitles | يائسين لدرجة ان يبعثوا بـأولادهم ورجالهم إلى منطقة لعينة كهذه لجني المال |
| -Yani eğer çaresizseniz kalabilirim. | Open Subtitles | كما تعلمون أستطيع البقاء ان كنتم يائسين |
| Elfler, cinler ve insanlar hergün umutsuzca savaştılar. | Open Subtitles | إلفين الجن كبر والناس أصبحوا يائسين مع كل يوم |
| O asla kardeşime zarar... İnsanların çaresizken neler yapabileceklerini bilsen şaşırırdın. | Open Subtitles | ستستغرب مايمكن أن يرتكبه الناس وهم يائسين. |