| Güney California önseçim gününde saatler 09:00 ve otoyollar gayet iyi görünüyor. | Open Subtitles | انها التاسعه صباحاً فى جنوب كاليفورنيا و الطريق السريع يبدو جيداً |
| İyi görünüyor. Size iyi baktıklarını duydum. | Open Subtitles | يبدو جيداً ان اسمع انهم يعاملونك جيداً هنا |
| - Pek iyi görünmüyor, saat neredeyse 4:00. | Open Subtitles | الوضع لا يبدو جيداً , أنها الرابعة تقريباً |
| Şef, 81 boşaltıldı ama burası hiç iyi görünmüyor. | Open Subtitles | أيها القائد، الطابق الـ 81 تم إخلاءه لكن الأمر لا يبدو جيداً هناك |
| Bazıları güzel görünüyor. Peruk olduğunu bile anlayamıyorsun. | Open Subtitles | بعضها يبدو جيداً لدرجة أنك لا تعرف أنها باروكة. |
| Kulağa hoş geliyor, kardeşim. Sadece ne yapmam gerektiğini söyle. | Open Subtitles | يبدو جيداً يا أختي أخبريني ماذا يجب أن أفعل |
| İyi fikir. Bana beş dakika izin verir misin? | Open Subtitles | يبدو جيداً هل يمكن أن تعطيني خمسة؟ |
| Kalbiniz iyi görünüyor. Nakil işlemi için zamanı kararlaştırabiliriz. | Open Subtitles | القلب يبدو جيداً يمكن تحديد موعد الجراحة |
| Refleksler normale döndü. Kalp de iyi görünüyor. | Open Subtitles | ردود الفعل عادت طبيعية القلب يبدو جيداً أيضاً |
| Yemek nasılmış? İyi görünüyor. Kokusu da güzel. | Open Subtitles | و لكن الطعام يبدو جيداً و رائحته طيبة أيضاً |
| Her şey daha iyi görünüyor. Bugün evine gidebilirsin. | Open Subtitles | هذا يبدو جيداً أعتقد أنكِ تستطيعين الذهاب لمنزلك اليوم |
| - İyi görünüyor. 40 sent. - Frank, galiba göreceğim. | Open Subtitles | هذا يبدو جيداً 40 قرش على الأغلب فرانك سيزيد |
| Boynundaki o şey Pek iyi görünmüyor Micheal. | Open Subtitles | هذا الشىء الموجود فى رقبتك لا يبدو جيداً يا مايكل |
| Boynundaki o şey Pek iyi görünmüyor Micheal. | Open Subtitles | هذا الشىء الموجود فى رقبتك لا يبدو جيداً يا مايكل |
| Şu an için söyleyebileceğim çok iyi görünmüyor. | Open Subtitles | كل ما يمكنني قوله الآن, أنه لا يبدو جيداً إطلاقاً |
| Herşey güzel görünüyor, yolculukta ne iyi giderdi. | Open Subtitles | . أوه ، حسناً ، سمك الهالبوت يبدو جيداً . أوه ، لكنه لا يسافر جيداً |
| Evet, şu epey güzel görünüyor. Ben onu yiyeceğim. | Open Subtitles | .أجل، ذلك يبدو جيداً أظن أنني سأتناول ذلك الطبق |
| Jess, saçların güzel görünüyor. | Open Subtitles | أنكِ أخذتي لقطة للحلويات جيس , شعرك يبدو جيداً. |
| Ah, Kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | أوه، ذلك يبدو جيداً. ذلك يعطي حلقة لطيفة، أليس كذلك؟ |
| Ah, Kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | أوه، ذلك يبدو جيداً. ذلك يعطي حلقة لطيفة، أليس كذلك؟ |
| Tabi, olur. İyi fikir, ben... | Open Subtitles | نعم , بالتأكيد , يبدو جيداً , أنا |
| Kulağa iyi geliyor. Mükemmel. Bunun içinden alabilirsiniz. | Open Subtitles | ـ يبدو جيداً ـ ممتاز خذي المال من هنا |
| Anlam veremedim çünkü aranız iyi gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لكن الأمر محيّر لإنه كل شئ يبدو جيداً معكم |
| Peki, Güzel fikir. | Open Subtitles | حسنٌ .. هذا يبدو جيداً |
| O kadar da iyi gözükmüyor. | Open Subtitles | هذا لا يبدو جيداً إنهم في جميع الاتجاهات |