| Roger'ı yemek odasının zeminine yığılmış buluyorum, güvenlik görevlim de dişlerini lavaboya tükürüyor. | Open Subtitles | وأنا أجد روجر على أرضية غرفة الطعام ورجل الأمن يبصق أسنانه في مغسلة |
| Dediğini anlayamıyorum. Boyuna kan tükürüyor. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم منه إنـه يبصق دمـاء أكثر وأكثر |
| Eller cepte, tükürüp, küfredip, kabadayılık taslayıp.. | Open Subtitles | يداه بجيوبه , يبصق, يقوم باللعن يكون مغرور |
| - Bize ne olduğu konusunda endişelenmeleri için bir sebep yok, şu Thomas denen adam yüzüme tükürür. | Open Subtitles | ليس لديهم سبب لللاهتمام بما يحدث لنا, جنرال ذلك الرجل توماس سوف يبصق في وجهي |
| Ve son birkaç saattir kimse yüzüme tükürmeye çalışmadı. | Open Subtitles | و لم يبصق أحد في وجهي في الساعتين الماضيتين |
| Birisi yüzüne hiç tükürdü mü dedektif ? | Open Subtitles | هل من أي وقت مضى كان أي شخص يبصق في وجهك، المخبر؟ |
| İşe yarar, ama develerin neden bu kadar tükürdüğünü anlayacaksın. | Open Subtitles | إنه يعمل، لكنكِ ستكتشفين لماذا يبصق الجمل كثيراً |
| Hayır hanımefendi. Tütün onu hasta ediyor. Her tarafa tükürüyor sonra. | Open Subtitles | التدخين ليس جيدًا له وهو يبصق في كل مكان |
| Tabi sen buradaki şeyin, taklitlerin bir Bellian sıçanı gibi dışarı tükürüyor olmasını saymazsan! | Open Subtitles | أن هذا الشيء يبصق نسخ كــ ساحة فئران بليان |
| O yüzden şimdi biliyorum ki penisinden öte, kendi boku ve çişinin olduğu yere tükürüyor. | Open Subtitles | الآن بتُ أعلم بأنه يبصق مباشرةً على بوله و غائطه |
| Herkes sana tükürüyor, ama sen hazır değilsin. | Open Subtitles | كل شخص يبصق عليكِ، ولكنكِ لم تستعدي بعد |
| Galiba barmenin, buna tükürüp içinde AIDS olan bir kusmuğu sildiğini görmüştüm. | Open Subtitles | نعم ، واعتقد اني رأيت عامل البار يبصق فيها ويمسح بها بعض قيء من شخص لديه الايدز |
| insanlar polis görünce yere tükürüp sessizce küfür ederlerdi. | Open Subtitles | يبصق الناس على الأرض ويتمتمون بلعنات غير مسموعة.. |
| Evet, itfaiyeci çok sihirlidir. Onun kaskını okşarsan, gözüne tükürür. | Open Subtitles | نعم، "رجل الأطفاء" سحري إن فركت قبعته يبصق في عينك |
| Tepeye vardığında, kan tükürmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و عندما وصل القمة بدأ يبصق دماً |
| Yüzüme tükürdü, gördün! | Open Subtitles | رأيته يبصق في وجهي |
| bir kafeterya işçisinin çorbaya tükürdüğünü bulduk. | Open Subtitles | أحد العاملين بالمقهى كان يبصق بالحساء |
| Şimdi King'in adını duyunca bile kusuyor. | Open Subtitles | والآن دعنا نقل كلمة الملك وهو يبصق عليه |
| Onların çamur attığını anladığında o sadece tükürük atıyor. | Open Subtitles | انه مجرد يبصق الكلمات لنرى أين تلطخ |
| Buz püsküren bir ejderhanız olabilir ama bizim de doldurmamız gereken bir kota var. | Open Subtitles | ربما لديك تنين يبصق الجليد بجانبك لكن ما زال علينا أسر حصتنا |
| Hiç kimse bana tüküremez. | Open Subtitles | لا يبصق على احد |
| Sadece öksürecek, tükürecek ve bulanık gözüyle insanlara bakacak. | Open Subtitles | كلا, بل إنه سيسعل و يبصق فحسب... و ينظر إلى الشعب بتلك النظرة الجبانة |
| Üç buğday tarlası uzağa tükürebilen tek Ogre. | Open Subtitles | الغول الوحيد الذي يبصق على ثلاثة حقول قمح |
| Kızının başına bir silah dayadılar ve tükürmesini emrettiler. | Open Subtitles | صوبوا مسدساً على رأس إبنته وأمروه بأن يبصق |
| Ona tükürmeyi öğreteceğim. | Open Subtitles | سأعلّمه كيف يبصق |
| Bir tanesi konuşurken yüzüme tükürüyordu. İğrençti. | Open Subtitles | كان أحدهم يبصق و هو يتكلم كان مقززاً |