| Bunlar hücrenin kapılarını negatif yüklü partiküller içeri geçebilsinler diye açık tutuyorlar. | TED | يبقون البوابة مفتوحة يدعون الجسيمات المشحونة سلبياً تتدفق إلى داخل الخلية. |
| İnsanları burada genelde ne kadar tutuyorlar? | Open Subtitles | كم من الوقت عادة يبقون على الناس هنا ؟ 122 00: 10: |
| Biz gideriz, Onlar kalır başka kimsenin bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | نحن نغادر هم يبقون لا يجب أن يعلم احد آخر |
| İnsanların kalacak yer bulmaları gerekecek. Yemek de yemeliler. | Open Subtitles | و سوف يكون على الناس أن يجدوا مكاناً يبقون فيه |
| Esir alanların şef esiri tuttukları yere kadar takip ettin. | TED | قمت بملاحقة المختطفين حيث يبقون على الطاه كسجين. |
| Saydıklarım burada kalsın: Keitel, Jodl, Krebs ve Burgdorf. | Open Subtitles | التالى أسمائهم يبقون هنا كيتيل، جودل، كريبس وبيرجدورف |
| İçinizden ülkesine hizmet etmeye devam etmek isteyenler görevlerinin başına. | Open Subtitles | من منكم يرغب في البقاء لخدمة وطنه يبقون في مواقعهم |
| 14 numara. 212 ve 346. Siz kalın. | Open Subtitles | الرقم 14 هو 212 و 346 يبقون دعونا الآن نخلي الحلبة |
| Muayene odalarımız doğrudan bekleme odasına açılıyor, doktorlar hastalarına kendi odalarında bakıyorlar, böylece doktorlar odalar arası gelip gitmektense tek bir odada kalıyor. | TED | غرف الفحص عندنا تطل مباشرة على غرفة الانتظار، وأطباؤنا هم من يُدخلون المرضى، كما أنهم يبقون في نفس الغرفة عوض التنقل بين الغرف. |
| Burası soğuk. Ferrari'leri dondurucuda mı tutuyorlar? | Open Subtitles | تباً،إن الطقس بارد هنا هل يبقون سيارات الفيراري مُبرّدة؟ |
| Çok soğuk. Ferrari'leri buzlukta mı tutuyorlar? | Open Subtitles | تباً،إن الطقس بارد هنا هل يبقون سيارات الفيراري مُبرّدة؟ |
| Bu sebeple pek çok göçmen kamplarda yıllarca hatta on yıllarca kalmak zorunda kalır. | TED | أغلب اللاجئين لا يكون أمامهم خيار سوى البقاء في المخيمات لسنوات وفي حالات معينة يبقون لعقود. |
| Birkaç hafta içinde erkek dişiye tamamen yapışır ve hayatının sonuna kadar orada kalır. | Open Subtitles | في غضون أسابيع ينصهر الذكر تماما مع الأنثى وهكذا يبقون , طوال حياتهم |
| En iyi elli adamım benimle beraber canavara karşı dövüşecek diğerleri ise savunmada kalacak. | Open Subtitles | خمسون من أفضل رجالي سينضمون لي في مواجهة هذا الوحش يبنما البقية يبقون هنا لحماية موقعنا |
| Adam hapishanede çalışıyormuş. Katilleri tuttukları yer hani. | Open Subtitles | حسناً، كان يعمل في سجنٍ هناكَ حيث يبقون القتلة |
| Saydıklarım burada kalsın: Keitel, Jodl, Krebs ve Burgdorf. | Open Subtitles | التالى أسمائهم يبقون هنا كيتيل، جودل، كريبس وبيرجدورف |
| Ve de alay var oldukça yaşamaya devam edecekler. | Open Subtitles | وأنهم سوف يبقون على قيد الحياة طالما الفوج يعيش |
| Bize savaştıklarınızın yanında kalın dedin ama Onlar bizimle kalmıyorlar. | Open Subtitles | , أنت قلت بأن نبقى مع شركائنا لكنهم لا يبقون معنا |
| Sonuç olarak, yavrular yumurtadan çıktıktan sonra uzun süre yuvada kalıyor. | Open Subtitles | الأولاد بعد التفقيس يبقون فى مكان الولادة لفترة طويلة . و هذا إستنتاج أكيد |
| Oldukları yerde kalıp yükleri öndeki adama devretsinler. | Open Subtitles | دعهم يبقون أين هم ويعبر الأحمال إلى الرجل للأمام. |
| Oh,seni hiç göremiyorlar. İzin ver biraz kalsınlar. | Open Subtitles | إنهم لا يرونك كثيراً دعهم يبقون معنا قليلاً |
| Babaları olup evde annesiyle kalan çocuklardan daha çok gördüm annemi. | Open Subtitles | أكثر من بعض الأطفال الذين لديهم أب، وأمهاتهم يبقون في المنزل |
| Dişleriyle nefes alma borularını açık tutarlar. | Open Subtitles | و يبقون على منفذهم الهوائي مفتوحا بواسطة أسنانهم |
| Geride duruyorlar. Kendi çalışanları büyük ihtimalle kim olduklarını bilmiyordur ama varlar. | Open Subtitles | يبقون متخفيين، حتى موظفوه لا يعرفون أنهم هناك على الأرجح، لكنهم هناك |
| Harmana kadar burada kalacaklar. Herşey bundan ibaret. | Open Subtitles | هم يبقون هنا حتى موعد الحصاد هذا كل مافي الأمر |