| Su koruyucuları, bizi hayata tutan şeyi savunmak için kurdukları kamptan zorla uzaklaştırılıyor. | TED | حماة المياه يطاح بهم بالقوة من الخيم التي بنوها ليدافعوا عما يبقينا أحياء. |
| Bizi bir arada tutan tek şey içinde bulunduğumuz ev. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يبقينا سوياً هو السقف الذي فوق رأسنا. |
| Sadece bizi burada tutacak bir şey bulamadıkları anlamına gelir. | Open Subtitles | الأمر يعني فقط انهم لم يجدوا الدليل الذي يبقينا هنا |
| Eski bir kabile simgesi. Bizi birbirimize bağlı tutuyor. | Open Subtitles | إنه رمز قبلي عتيق يبقينا كلنا مترابطين |
| Bu klasik bir savaş taktiği gelene kadar bizi gergin tutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه تكتيك حرب كلاسيكي يحاول أن يبقينا على الحافة حتى وصوله |
| Bu Rube, patronumuz. Ölüm meleklerini hizada tutar. | Open Subtitles | هذا روب، انه رئيسنا و هو يبقينا نحن الحاصدون على الخط |
| Evet ama amaç bizi içeride mi, yoksa insanları dışarıda tutmak mıydı, genç? | Open Subtitles | صحيح، لكن أكن يبقي الناس في الخارج أم يبقينا في الداخل، أيتها الفتاة؟ |
| Bu yetkilileri mutlu kılıyor, şirket merkezini mutlu kılıyor. | Open Subtitles | هذا ما يبقينا في العمل أنت تعلم إلى أين سأصل بعد ذلك |
| Genç kalmamizi saglayan seydir risk, degil mi canim? | Open Subtitles | الخطر هو ما يبقينا شباب يا عزيزي |
| Bunların hepsi bağımsız yaşam destekleri kendi çapında bizi hayatta tutan. | TED | كل واحد من الثلاثة هو نظام دعم حياة مستقل، يبقينا أحياء بطريقته الخاصة. |
| - Evet, bunca zaman bizi ayrı tutan şeyin seks olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | طوال هذا الوقت ظننت أن الشيء الذي كان يبقينا بعيدين كان أمر الجنس |
| Umut kurtulmamız gereken bir uyuşturucu mu, yoksa bizi hayatta tutan şey mi? | Open Subtitles | هل الأمل هو مخدّر يقتلنا أم يبقينا على قيد الحياة؟ |
| Bu tahta dünyayı bir arada tutan tek şey sıkı çalışmadır... | Open Subtitles | ألا ترى أن الشىء الوحيد الذى يبقينا هنا متماسكين هو العمل الشاق و الالتزام ؟ |
| Bazen Bizi ayrı düşmekten tutan tek şey olduğunu. | Open Subtitles | أحياناً يكون هذا الشيء الوحيد الذي يبقينا من الإنهيار |
| Aşırı gelişmiştik. Borsa değerimiz bizi havada tutan tek şeydi. | Open Subtitles | لقد كنا مفرطين , قيمة السهم كانت الشيء الوحيد الذي يبقينا عائمين |
| Bu geçici bir çözüm çocuklar. Sıcaklık düşene dek, bizi silah işinde tutacak. | Open Subtitles | إنه ترتيب مؤقت شباب، يبقينا في تجارة السلاح حتى ندفئ الساحة |
| "Bizi sıcak tutacak bir şömine." "ve serinletecek yaz esintisi." | Open Subtitles | -بوجود موقد يبقينا في دفء" " "ونسيم صيفي يبقينا باردان" |
| Eş sistemi bizi güvende tutuyor. | Open Subtitles | نظام الرفقة هو ما يبقينا بأمان |
| Hayır, diğer zamanlarda hepimizi hizada tutuyor. | Open Subtitles | كلّا، بقية الوقت، يبقينا منضبطين |
| O da senin gibi başladı, doğru olanı yapmaya çalıştı, hepimizi güvende tutmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد بدأ مثلك تمامًا يحاول أن يؤدي واجبه يحاول أن يبقينا كلنا في أمان |
| İkincilik, bizi oyunda tutmaya yeter Vali bey. | Open Subtitles | المركز الثاني، الحاكم الذي يبقينا في اللعبة |
| Hareketli olmak bizi uyarır ve tetikte tutar. | Open Subtitles | تنوع الأشياء يبقينا محذرين ومنتبهين طوال الوقت |
| Bizi Melinda' dan uzak tutmak istiyor. | Open Subtitles | انه يريد ان يبقينا بعيد عن ميليندا انه لا يثق بنا أحقا؟ |
| Bu bizi güçlü kılıyor, bölmüyor. | Open Subtitles | "الذي يدعنا ننحني، لكن يبقينا غير منكسرين". |
| Genc kalmamizi saglayan seydir risk, degil mi canim? | Open Subtitles | الخطر هو ما يبقينا شباب يا عزيزي |
| Bu ev, bizi hayata bağlayan, elimizde kalan tek şey. | Open Subtitles | هذه الشقة هي كل ما تبقى لدينا هي ما يبقينا متماسكين |