| Tabi robot eğimli ise, yatay eksene yöneliyor, daha sonra bu doğrultuda hızlanıyor. | TED | و بالطبع, اذا كان الروبوت مائلاً ، يميل أفقياً، وبالتالي سوف يتسارع في ذلك الإتجاه. |
| Kesin olarak söyleyemem ama görünüşe bakılırsa bozulma oranı hızlanıyor. | Open Subtitles | لا يمكنني الجزم. لكن معدل الاضْمحلال يبدو أنه يتسارع. |
| Gezegen çöküşü hızlanıyor. | Open Subtitles | يتسارع انهيار الكوكب بشكل أسي يستغرق تشكيل الوحدة الفردية دقائق.. |
| Metabolizmaları çok hızlı çalışacaktı. Kalp değerleri tehlikeli bir şekilde hızlanacaktı. | Open Subtitles | عملياتهم الأيضيّة تتسارع ومعدّل نبضات القلب يتسارع أيضاً بشكل خطير |
| Eşcinsel hakları için kaydedilen ilerleme hızlandı. Herkesi şaşırtan bu gelişme bütün kurumlarımızın ve ülkenin yasa ve politikalarını şekillendirdi. | TED | المضي نحو منع حقوق للمثليّين بدأ يتسارع في وتيرته وكان هذا مصدر صدمة للجميع و لا يزال يعيد هيكلة قوانيننا و أحكامنا و منشئاتنا و وطننا كله. |
| Evet, ne zaman o posterlerden görsem kalbim çarpıyor. | Open Subtitles | نعم، كلّما رأيتُ إحدى تلك الملصقات، يتسارع قلبي. |
| Genişleme yavaşlamak şöyle dursun, tam aksine hızlanıyordu. | Open Subtitles | التوسعُ لا يُبطئُ على الإطلاق إته يتسارع. |
| Sorun kalbim doktor. Çok hızlı atıyor. | Open Subtitles | انه قلبي أيها الطبيب، إنه يتسارع |
| Azalma son birkaç gündür hızlanmaya başladı. | Open Subtitles | النقص يتسارع في اليومين الآخرين |
| Bu kez cinayetler arasında bir günden az fark var. hızlanıyor. | Open Subtitles | إنَّ الفاصل الزمني بين قتلِ ضحاياه قد أصبح أقصر, إنَّه يتسارع شيئاً فشيئاً |
| - Gelen her neyse, hızlanıyor. | Open Subtitles | ،مهما يكن هذا الشيء فإنه يتسارع |
| Dahası genişleme esasen hızlanıyor. | Open Subtitles | والأكثر هو أن هذا التوسع يتسارع |
| Kalp atışları hızlanıyor, 140. Karnı sertleşmiş. | Open Subtitles | القلب يتسارع لــ 140 البطن صلبة |
| Dünyanın dört bir yanında olan sömürgecilik sonrası entropi hızlanıyor. Ben de devletler bölündükçe haritada daha çok değişiklik olmasını bekliyorum | TED | الخلل في الإدارة الحربية يتزايد مع تعايش الناس من الدول المستعمرة يحدث في كثير من الدول حول العالم و يتسارع . وأنا أتوقع تغيرات كثيرة سوف تحدث على الخريطة كنتيجة لتفتت الدول . |
| Giderek hızlanıyor. | Open Subtitles | و بدأ الأمر يتسارع |
| Kalp atışı düzensiz ve gittikçe hızlanıyor. | Open Subtitles | نبض القلب طبيعي و يتسارع |
| Kalp atışı düzensiz ve gittikçe hızlanıyor. - 200'de. | Open Subtitles | نبض القلب طبيعي و يتسارع |
| Kalp atışları hızlanıyor. | Open Subtitles | معدّل النبض يتسارع |
| Adrenalin fırlar, Kalp hızla çarpar, nabız artar... | Open Subtitles | الأدرينالين يندفع، يقصف بقوة النبض يتسارع |
| Morgan Declan'dan bahsedince Kalp atışları hızlandı. | Open Subtitles | قلبه بدأ يتسارع عندما اخبره " مورجان " عن " ديكلان " |
| O kadar mutluyum ki kalbim çarpıyor ve terliyorum ve nefes alamıyorum. | Open Subtitles | سعيد لدرجة أن قلبي يتسارع!" "وأنا أتعرق ، وأعجز عن التنفس!" |
| Kalbi hızlı atıyor gibi. | Open Subtitles | يبدو أنّ قلبه يتسارع هل نصعقه؟ |
| Her ne oluyor ise, sanırım hızlanmaya başladı. | Open Subtitles | -أيّاً ما يحصل، أعتقد أنّه يتسارع" ." |
| Ama bu genişleme hızlandığı için, çok uzak bir gelecekte, bu galaksiler çok hızlı bir şekilde iyice uzaklaşıyor olacak ve artık onları göremeyeceğiz -- teknolojik sebeplerden dolayı değil ama fizik kanunları sebebiyle. | TED | ولكن لأن التمدد يتسارع في المستقبل البعيد جداً ستتباعد هذه المجرات بعيداً وبصورة سريعة بحيث لا نتمكن من رؤيتها ليس بسبب محدودية تقنياتنا ولكن بسبب قوانين الفيزياء |
| Galaksiler birer birer bizden daha uzaklara gidiyorlar. Bu nedenle evrenin hızlandığını söylüyoruz. | TED | كل مجرة تتسارع مبتعدة عنا أسرع و أسرع. فنحن نقول الكون يتسارع. |