| Herhangi bir şeye kızmış gibi veya sinirli davranıyor muydu? | Open Subtitles | كان يتصرّف غريبا أو هل بدا عصبي حول أيّ شئ؟ |
| Herkesten daha kısa süredir burada ve şimdiden böyle davranıyor. | Open Subtitles | مضى على فترة تدريبه هنا أقلّ من الآخرين، وهكذا يتصرّف |
| Çok garip davranıyordu. Nerdeyse anahtarı vermeyecektim. | Open Subtitles | كان يتصرّف بغرابة، كنتُ موشكاً على عدم إعطائه المفتاح |
| İkisi merkezde toplam sekiz adet göz olası kurbanlarını gözetleyen bir dürbün gibi hareket eder. | Open Subtitles | عيونهم الثمانية تضمّن زوج مركزي كبير جدا، الذي يتصرّف مثل المنظار القوي لإكتشاف الضحايا المحتملين. |
| Yeah, biliyorum. Damar iltihabı numarası yapıyor. | Open Subtitles | نعم، أعرف مرضه الوريدي يتصرّف من تلقاء نفسه |
| Ailesi dağılıyor kendisi üzerinde çok baskı hissediyor mükemmel davranmaya çalışarak sorunların çözülebileceğine inanıyor. | Open Subtitles | عائلته تتهدّم لذلك يُحمِّل نفسه عبئاً كبيراً أن يتصرّف بأحسن حال |
| Olağandışı birini ya da olağandışı davranan birini gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتَ أيّ شخص غير مألوف؟ أيّ شخص يتصرّف على نحو غير مألوف؟ |
| Mike dışarıda. Ayrıca gerçekçi olalım. Bazen babam yaşındaymış gibi davranıyor. | Open Subtitles | ولنكن واقعيين، أحياناً يتصرّف "إدي" كأنه كبير بما يكفي ليكون والدي. |
| Aklını kaçırmış gibi davranıyor hiçbir söylediğine inanmıyorum. Tanrım! | Open Subtitles | إنه يتصرّف كمثل منهوليسفيوعيه ،لكنّي لاأصدقذلك. |
| Tüm günahlarını biliyor ama yine de bilmiyormuş gibi davranıyor. | Open Subtitles | إنـّه على علم بكلّ آثامك، ومع ذلك يتصرّف وكأنـّه لا يسمع شيئاً. |
| Son zamanlarda garip davranıyor muydu? | Open Subtitles | أكان يتصرّف بغرابة بالآونة الأخيرة؟ أفعل أيّ شيءٍ غير مألوف؟ |
| Özellikle de babam. Hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. | Open Subtitles | خصوصاً أبي، إنّه يتصرّف وكأنّ كلّ شئ على مايرام .. |
| - Hastalanmadan önceki gün garip davranıyor muydu? | Open Subtitles | في ذلك اليوم قبل غيابه, هل كان يتصرّف بغرابة ؟ |
| Adam gerizekalının tekiydi. Bir otel daha yükselse dünyanın sonu gelecekmiş gibi davranıyordu. | Open Subtitles | كان هذا الرجل تافهاً، يتصرّف وكأنّ بناء فندق آخر سوف سيتسبّب في نهاية العالم. |
| Günün geri kalanında da tedirgindi ve garip davranıyordu. | Open Subtitles | أقصد، قضى الصباح بأكمله في مكتبه لوحده، وبعد ذلك ببقيّة اليوم كان مُهتاجاً. كان يتصرّف بغرابة. |
| Tümü panikle yapılmış. Katil sembolik olarak hareket etmiyordu. | Open Subtitles | لقد حدث كلّ ذلك بسبب الذعر القاتل لم يتصرّف بشكل رمزي |
| Aptallık ediyor peder, aptallık ediyor ve zina yapıyor. | Open Subtitles | إنه على وشك الانحراف يا أبتي، يتصرّف بحماقة ويزني. |
| Birşey görüp görmediğini öğrenmeye çalıştık, Aniden garip davranmaya başladı. | Open Subtitles | لمعرفة ما إذا كان قد رأى أيّ شيءٍ، وبدا يتصرّف بغرابة. |
| Oğlumun davranacağını düşündüğüm şekilde davranan birini gördüm diyelim. | Open Subtitles | فلنقل أنّ أحدهم يتصرّف كما أتوقّع أن يتصرف. |
| Babanınsa bir zararı olmadı. Olduğu gibi davrandı işte. | Open Subtitles | والدكَ لم يقصد أي أذىً، إنّما يتصرّف على سجيّته فحسب |
| Yıldızların ışığında çekim yapabilen bir kamera burada bir kurdun olmasının yanı sıra çok şaşırtıcı bir biçimde davrandığını da ortaya çıkardı. | Open Subtitles | أظهرت كاميرا ليلية أنه لم يكن هنا ذئب وحسب لكنه كان يتصرّف بنمط مدهش جداً. |
| Genel olarak söyleyecek olursak da, birisi beni hoşlanmıyormuş gibi davranıyorsa, gerçekten hoşlanmıyordur. | Open Subtitles | وبصفة عامة، عندما يتصرّف الناس كأنّهم ليسوا مُعجبين بي، فذلك لأنّهم مُعجبين بي. |
| Mükemmel bir centilmen gibi davranması bile onu daha fazla soğuk yapıyor. | Open Subtitles | يتصرّف كأنه رجُلٌ مُحترم، مِمّا يجعل الأبدان تقشعر أكثر. |
| Şaşırmadım. Bir zamanlar olduğu adam gibi davranmıyor artık. | Open Subtitles | لستُ مصدومة، إنّه لا يتصرّف كالرجل الذي يمكن أنْ يكونه |
| Bu olanlardan hoşnut değiliz. Yetişkin erkekler böyle davranmaz. | Open Subtitles | لسنا سعيدين بهذا يا أولاد ليس هكذا يتصرّف الرجال الصغار العاقلين. |
| Jeffrey ayıktı ama dengesiz davranışlar sergiliyordu. Odasını dağıtmalar, yumruk atmalar... | Open Subtitles | لقد توقف (جيفري) مؤخراً عن إحتساء الكحول لكنه يتصرّف بعصبية، قام بتدمير غرفته، إفتعال شجار |