| Rosy'i biriyle beraber görüyorum, ve şey...... sanırım çocuk bir uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | لقد شاهدت روسي مع هذا الشاب و و اعتقد انه يتعاطي مخدرات |
| Böyle devam ederse uyuşturucu satan çocuklardan bazılarına ulaşacağız belki başındaki eşkıyalara bile. | Open Subtitles | إذا إستمر هذا الحال ، سنيتهي المطاف ... ببعض أولئك الأشخاص يتعاطي المخّدرات وحتى بعض الاطفال أيضا |
| Beyler, bir bulmacamız var vücudunda uyuşturucu olan ama kullanmayan bir uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | أيها السادة، لدينا لغز... تاجر مخدرات مع المخدرات في جهازه الذي لم يتعاطي المخدرات. |
| - Town'da eskiden uyuşturucu aldığı yerdeki dostlarıyla görüştüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنه كان يقابل بعض أصدقائه القدامي من (كي تاون).. حيث كان يتعاطي في الماضي. |
| David'in beraber uyuşturucu aldıkları arkadaşı... | Open Subtitles | (مهلًا، صديق (ديفيد ذلك الذي كان يتعاطي معه المخدرات |
| Evet.Jerry yine uyuşturucu almış dostum. | Open Subtitles | (جيري) يتعاطي مجدّداً يا رجل. |