| ıskeleye vuran bataklık sineği de babanla iş yapmıyor muydu? | Open Subtitles | ألم يكن صاحب الجثة في الميناء يتعامل مع أبيك؟ |
| Öğrenci, ebeveyn ve öğretmen birçok sorunla uğraşıyor. | TED | يتعامل الطلبة وأولياء الأمور والمدرسين مع الكثير. |
| Durumun meşum olduğunu biliyordu ve kendi kendisine baş etmeye karar verdi. | Open Subtitles | كان يعرف بأن حالته متازمة و قرر بان يتعامل معها بقسوة بمفرده |
| Yani amcam sadece mekanik bir arayüzle ilgileniyor. | TED | وبالتالي عمي يتعامل فقط مع الواجهة الميكانيكية. |
| Dünya bizimle uğraşmak zorunda kalacak... 4400'de önceki bölümlerde... | Open Subtitles | على العالم أن يتعامل معنا سابقا فى الـ 4400 |
| Eminim, polis içinde onlara çalışan daha üst düzey biri vardır. | Open Subtitles | إني متيقّن أنّ ثمّة شخص ذي سلطة عالية بالشرطة يتعامل معهم |
| Yanlış. Bu sadece hardal işi yapıyor. | Open Subtitles | خطأ، بالنسبة لهذا هو يتعامل حصريّاً مع الخردل. |
| Benimle direk iş yapmaz. Sebebsiz yere hoşlanmama durumu var. | Open Subtitles | إنه لا يتعامل معي مباشرة بيني وبينه عداوة |
| Benimle doğrudan iş yapmıyor. Sebepsiz yere benden hoşlanmadı. | Open Subtitles | لا يتعامل معى مباشرة يقوم بأشياء غير منطقية |
| Çocukça bir önlem olduğunu düşünmüyorum, hele de kampta iş yaptığınız onca kişi cinayete kurban gittikten sonra. | Open Subtitles | أنا لا أجد الحيطة أمر مراهق الكثير قد قتل بمن يتعامل معك ومع هذا المخيم |
| Bu odadaki herkes kendi alanlarına özgü mum problemleri ile uğraşıyor. | TED | كل شخص في هذه الغرفة يتعامل مع نسخته الخاصة من لغز الشمعة. |
| Çok uzun süredir suçlularla uğraşıyor. | Open Subtitles | إنه يتعامل مع المُجرمين لأوقات طويلة جداً |
| Yeniden rozet takmak istiyorsa bunun gibi şeylerle baş edebilmek zorunda. | Open Subtitles | لو تريد ان ترتدى الشارة, يجب ان يتعامل مع هذة الظروف. |
| Buralarda azıcık mantıklı olan tek kişiyle baş başa kalmaya. | Open Subtitles | ذاهب لأستجدي رفقة الشّخص الوحيد الّذي يتعامل ببعض المنطق هنا |
| Garret Top'un gösterisi gülünçtü. Onu yayına alacağım. Randy onunla ilgileniyor. | Open Subtitles | سأترك القمة تستمر لأطول مدة راندى يتعامل مع هذا |
| Doktor Zaz, salgınla ilgileniyor. İçeride. | Open Subtitles | الدكتور ذاذ يتعامل مع الثورة انه بالداخل |
| Hayır, kimse panayırda çalışan biriyle uğraşmak istemez işte bu yüzden Frank çalışan biri kılığına girecek. | Open Subtitles | لا أحد يريد أن يتعامل مع كارني , لهذا فرانك سيتضاهر بأنه واحد 300 00: 16: 08,509 |
| Böylece, robotla etkileşim kurmaya çalışan bir insan, robotun nereye ulaşmaya çalıştığını anlayabiliyor ve herhangi bir sürprizle karşılaşmıyor. | TED | فالشخص الذي يتعامل مع الروبوت يدرك إلى أين سيصل الروبوت فلا يتفاجأ بحركاته |
| Biri satış yapıyor, gözlüklü çocuk da benim. | Open Subtitles | هناك وتضمينه في الرجل الذي يتعامل هناك. وأحصل على واحد مع النظارات. |
| Tüm bu büyük beklentilerle nasıl baş ediyor sence? | Open Subtitles | كيف ترونه يتعامل مع كافة هذه التوقعات الهائلة؟ |
| Eğer onunla en iyi adam anlaşma vardı. Ve güzel olmalı. | Open Subtitles | كان لديك افضل رجالك يتعامل مع القضية، لابد أن الأمر جيد |
| Projeyi beraberce ortaya koyan bizdik, bundan dolayı tüm şikâyetlerle uğraşan biziz. | Open Subtitles | نحن الذين وضعنا المشروع معاً إذن نحن من يتعامل مع كل الشكاوي |
| Sadece bizim çözülebileceğimiz, dünya çapındaki suçlarla mücadele eden bir dahi ekibinin başındayım. | Open Subtitles | أدير فريق عباقرة يتعامل مع تهديدات عالميّة النطاق نحن الوحيدين القادرين على حلّها. |
| Şirket Stratejik Planlaması diğer şirketteki tüm bölümlerle ilgilenen tek departman. | Open Subtitles | لأن القسم البيئي هو القسم الوحيد الذي يتعامل مع بقية الأقسام |
| Maço biri değilim ama neden insanlar tutucu bir yeniyetmeymişim gibi davranıyor? | Open Subtitles | لكن لماذا يتعامل الناس معي على أني صبي ضعيف متوتر؟ |
| Kara borsa ilaç satışı yapan biri hakkında ipucu buldum.. | Open Subtitles | حصلت على رجل يتعامل بالأدوية في السوق السوداء. قد يكون |