| Son spot ışığı da kapanmadan söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | لكن قبل أن يخبو نجمي هناك شيء واحد يجب أن أقوله |
| Daha bitirmedim. söylemem gereken birşeyler daha var. | Open Subtitles | لم أنته بعد هناك المزيد الذي يجب أن أقوله |
| Bir şey yapmadan önce, sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن تفعل أي شي.. هنالك شي يجب أن أقوله |
| bir şey var. Gitmeden önce sana bir şey söylemeliyim. | Open Subtitles | . رايتشل، عندي شيء يجب أن أقوله لك قبل أن أرحل |
| Şunu söylemem lazım. Kardeşine söylemem demiştim. | Open Subtitles | هناك شيئ واحد يجب أن أقوله لقد وعدت أختك أننى لن أفعل |
| Sana anlatmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | يوجد شئ كان يجب أن أقوله لك |
| Söylemek istediğim, yani en başta söylemem gereken senin artık insandan da öte olduğun. | Open Subtitles | أعنى ما قصدت قوله ما كان يجب أن أقوله أنكِ أكثر من هذا |
| Onunla görüşeceğim ve lisedeyken söylemem gereken her şeyi söyleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أذهب لملاقاته وسأقول له أخيراً ما كان يجب أن أقوله أيام الدراسةِ الثانوية |
| Bunu söylemek için uygun bir zaman mı, değil mi bilmiyorum ama sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا الوقت المناسب لقول ذلك ولكن هناك شيء يجب أن أقوله لك |
| Sana söylemem gereken şeyi ona da söyledim. Benden uzak durmasını. | Open Subtitles | قلت شيءا يجب أن أقوله إليك إبق بعيدا عني |
| Çünkü hiçbir şey bu kızı bulmamı ve ona daha önce söylemem gereken şeyleri söylememe engel olamazdı. | Open Subtitles | لأنه ليس هنالك من شيء سيوقفني عن إيجاد هذه الفتاة وإخبارها عما يجب أن أقوله لها سابقاً |
| Sana söylemem gereken birşey var. | Open Subtitles | هناك شيء أعتقد بأنه يجب أن أقوله لكِ |
| Anne, sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | أمى, هناك شىء يجب أن أقوله لكى |
| Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | هناكَ شيء واحد يجب أن أقوله لكِ |
| söylemem gereken replik bu: | Open Subtitles | إنه هذا السطر الذي يجب أن أقوله: |
| - Sana söylemem gereken bir şey var. - Tamam. - Şimdi değil ama. | Open Subtitles | هناك أمر يجب أن أقوله لك حيد ليس الآن |
| Ama söylemeliyim ki bir gün hatırlayasın ve kendini iyi hissedebilesin. | Open Subtitles | لكني يجب أن أقوله , ربما في يوماً ما قد تتذكرينه وربما ذلك سيجعلكِتشعرينبتحسن. |
| Acilen sana birşey söylemem lazım, buraya gel. | Open Subtitles | . عندي شيء عاجل يجب أن أقوله لك , فقط أخرج |
| Sana anlatmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء يجب أن أقوله لك |
| Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Üzgün olduğum dışında. | Open Subtitles | لا أعرف ما يجب أن أقوله غير أننى آسفة للغاية |
| Sadece çok Sana söylemek istediğim var, çok Seninle söylemek zorundayım. | Open Subtitles | هناك الكثير أريد أن أقوله لك الكثير مما يجب أن أقوله لك |
| Aslında bunu uzun zaman önce söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | هناك شيء كان يجب أن أقوله منذ وقت طويل مضى |
| Size söylemek istediğim bir şey var. - Son günlerde hayatıma yeni biri girdi. | Open Subtitles | هناك شيئاً ما ذات معنى يجب أن أقوله لكم هناك شخصاً ما دخل حياتي مؤخراً |