Biliyor musun sana ekmek vermem için benim için bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | تعرف ..قبل أن أعطيك بعض الخبز يجب أن تفعل بعض الأشياء لأجلي.. |
İş işten geçti diye düşünsen de elini çabuk tutup bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تفعل الأمر في الحال عندما تفكّر أنّ الأوان قد فات |
Harry, yapmak zorunda olduğun şeyi yapman gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | هاري ، أعرف أنك يجب أن تفعل ما يجب عليك فعله |
Rodney, beni dinle.Bunu yapmak zorundasın, bu bizim tek şansımız. | Open Subtitles | رودني, استمع إلي. يجب أن تفعل ذلك إنها فرصتنا الوحيدة |
Herkes kostümlerini giyinip kuşanacak. Senin de öyle yapman gerek. | Open Subtitles | من الطبيعيّ أن يتأنّق الجميع هكذا، يجب أن تفعل مثلي. |
Bu günlerde birinin hızla yok edilmesini istiyorsan, ...sanırım bunu kendin yapman gerekiyor. | Open Subtitles | اذا كنت تريد شخصاً يدمر بعنف هذه الأيام, أعتقد انك يجب أن تفعل هذا بنفسك |
Ve yapmamalısın, benim için değil, ama bu işimizi kolaylaştırmıyor. | Open Subtitles | وأنت لا يجب أن تفعل هذا، ليس من أجلي ولكن ذلك لا يُسهّل الأمور علينا |
Ben ikinciden sonra bırakmıştım, sende öyle yapmalısın. | Open Subtitles | انا استسلمتُ بعد موت الحصان الثاني وهكذا يجب أن تفعل أنت |
Önünde uzun bir hayat var... sen de kendin için bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | طالما تتخيل انك ستعيش طويلاً يجب أن تفعل بالمثل شيئاً بنفسك |
Doğru olanı yapmalısın. Evine, ailene geri dönmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تفعل الصواب يجب أن تعد لبيتك ولعائلتك |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب عليك ذلك .. لا يجب أن تفعل ذلك لأني .. |
Sadece... neden bunları yapmak zorunda olduğunu söyler misin? | Open Subtitles | فقط .. هل يمكن أن تخبرنى لماذا تعتقد أنه يجب أن تفعل هذا ؟ |
İstemediğin bir şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب أن تفعل أي شيء إذا كنت لا ترغب في ذلك |
Bunu yapmak zorundasın. O senin kızın. Orada olmak istemiyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تفعل هذا إنها إبنتك ألا تريد أن تكون هناك؟ |
Bu adam sana ne söylerse yapmak zorundasın. | Open Subtitles | اسمع يجب أن تفعل أى شىء يقوله لك هذا الرجل |
Senin bunları 25 yaşındaki bir kızla yapman gerek o yaşa geldiğinde tabi. | Open Subtitles | يجب أن تفعل ذلك للفتيات الجذابات في سن 25 الواتي يعتقدن انهن يمكنهن الحصول على أي شاب |
Sırtın konusunda gerçekten de bir şeyler yapman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تفعل شيئاً حقاً حول ظهرك. |
- En azından sen böyle yapmamalısın. | Open Subtitles | حتى هذا, بقدر ما هو ذاهب انت لا يجب أن تفعل هذا |
Vaktimiz yok. Ne gerekiyorsa hemen yapmalısınız. Doktor, lütfen. | Open Subtitles | ليس لدينا الوقت ، يجب أن تفعل ما يمكنك عمله أرجوك دكتور |
Bak, paranızı alacaksınız. Bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | أنظر، ستنال أموالك، لا يجب أن تفعل هذا |
Müfettiş konuşuyor, yani sen ne yapacaksın? | Open Subtitles | المفتش يتحدث و هذا يعني أنك يجب أن تفعل ماذا؟ |
Mecbursun. | Open Subtitles | يجب أن تفعل ذلك. ` |
Ama, Annie hakkında bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | لكنك يجب أن تفعل شيئا ما حول آني |
Harry, yapman gereken şeyi yapman gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | هاري ، أعرف أنك يجب أن تفعل ما يجب عليك فعله |
Ben mali işler müdürü değilim. Sen ne yap, biliyor musun? | Open Subtitles | انا لست أمين الصندوق هل تعلم ماذا يجب أن تفعل ؟ |
- Bunu yapacağını sanmıyorum. - Güzel. Beni idare et. | Open Subtitles | لا يجب أن تفعل ذلك لا بأس فقط أكمله لأجلي |
Sizin için biz birkaç tanesine çalıştık. Ama dediklerimizi tam olarak yapmanız gerek. | Open Subtitles | لدينا خطة جاهزة لك لكن يجب أن تفعل ما نقوله لك بالضبط |