| Sadece güzel, mükemmel şeyler düşünüyorsun ve onlar da seni havaya kaldırıyorlar. | Open Subtitles | أنت يجب فقط أن تفكر فى أفكار رائعة وهم يرفعونك في الهواء |
| Sadece burayı imzalaman gerekiyor, Koç, ve eski hayatına geri dönüyorsun. | Open Subtitles | يجب فقط ان توقع هنا ايها المدرب وسوف تستعيد حياتك السابقه |
| İyi de zor değil ki. Sadece nereden başlayacağını bileceksin. | Open Subtitles | حسنا، ليس صعب يجب فقط ان تعرف من أين تبدأ |
| Sadece sakin olmalıyım. Sadece yanına kadar gidip şunu söylemeliyim: | Open Subtitles | وقالت انه لطيف يجب فقط ان اذهب اليه و اقول |
| Slayt gösterilerim yok, yani Sadece benimle idare etmek zorundasınız. | TED | لا توجد شرائح عمل, إذاَ يجب فقط عليكم أن تكونوا موضوعين معي. |
| Sadece veriler üzerinde bağlantı kurmayı bileceksin. | Open Subtitles | يجب فقط أن تعرف كيف تضع الأمور فى مكانها الصحيح |
| Sadece bu kızla biraz zaman geçirmelisin. Onu tanımalısın. | Open Subtitles | يجب فقط أن تقضى بعض الوقت معها تتعرفى عليها |
| - Sadece bir seçim yapmak zorunda. - Bana seçim bu tür veremez. | Open Subtitles | يجب فقط أن تختار إحدانا لا يمكنك أن تخيّريني هذا |
| Bak Sadece rahatlamanız ve bu kızlarla normal bir insanla konuşuyor gibi konuşmanız lazım. | Open Subtitles | يجب فقط أن تسترخيا وتتحدثا الى هاتين الفتاتين كأشخاص عادية |
| Ve bundan böyle konuşmamız gerekirse bu Sadece işle ilgili şeyler olacak. | Open Subtitles | و عندما نتحدث عن الأمور هنا يجب فقط أن نناقش الأمور المتعلقة بالعمل |
| Sadece içtiğinde farklı biri olduğunu bilmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | يجب فقط أن تتذكري أنها أنسانة مختلفة عندما تشرب |
| Bilemeyiz. Sadece uyanık kalmaya çalışmalıyız. | Open Subtitles | لا نستطيع، يجب فقط أن نحرص أن نبقى مستيقظين |
| O antlaşmada ayrıca onları Sadece dört yıl besleyeceğimiz de yazıyor. | Open Subtitles | ...في الحقيقة المعاهدة ايضاً يجب فقط ان نطعهم لمدة اربع سنوات |
| Sadece değilim demeliydim. | Open Subtitles | كان يجب فقط أن أقول أني لست آسفاً، صحيح؟ |
| Onu başımdan atabilirim. Cevap orada bir yerde. Sadece gidip onu bulmalıyım. | Open Subtitles | يمكنني التخلص منه ، الحل بالخارج يجب فقط أن أجده |
| Sadece ne kadar çok istediğimize karar vermeliyiz ve bunu başarmak için ne kadar ileri gideceğimize. | Open Subtitles | يجب فقط أن نقرّر كم نريد ذلك بشدة إلى أيّ مدى نرغب في تحقيقه |
| Yapmam gereken Sadece Graystone'ların sisteminden çekip, şifreyi çözüp yedeklemek. | Open Subtitles | يجب فقط أن أفك شفره وأستنزف أنظمه "جراى ستون" الإحتياطيه |
| Hayır, Sadece sonsuza kadar durmamaya hazır olmalısın. | Open Subtitles | لا, يجب فقط أن تكون مستعداً للأستمرار للأبدية |
| Sadece hindiyi fırından almam lazım. İşte böyle! Yardım lazım mı tatlım? | Open Subtitles | يجب فقط أن اخرج الديك من الفرن. هل أنت بحــاجة إلى أي مساعدة صغيري؟ |
| Sadece çok önemli bir şey için harcamamı istemişti. | Open Subtitles | لقد قال انه يجب فقط أن أصرف المال على شيء مهم حقاً |