| Sana karşı sert olmam gerektiğini düşündüm böylece sonun annen gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | خلت أنه يجدر بي القسوة عليكِ لكي لاينتهي بكِ المطاف مثل والدتكِ |
| Aslına bakarsan, temsilcime göre, bu pizzanın tamamını yemem gerekiyor. | Open Subtitles | في الواقع, طبقاً لوكلائي يجدر بي تناول كل هذه البيتزا |
| Seni asla partide yalnız bırakmamam gerekirdi. Kötü bir karar verdim. | Open Subtitles | ما كان يجدر بي تركك لوحدك في تلك الحفلة أسأت التصرف |
| Alışverişe çıkmadan önce sanırım biraz uyumam gerek. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يجدر بي النوم قليلاً قبل النزول للتبضّع |
| - Tamam geliyorum. Sizi besleyeceğim güzellerim. - Gitsem iyi olacak. | Open Subtitles | ــ حسناً، أنا قادم لأطعمكم يا أعزائي ــ يجدر بي الذهاب |
| Bir karım ve üç çocuğum vardı. Eve gitsem daha iyi olur. | Open Subtitles | عندي زوجة وثلاثة أطفال، يجدر بي العودة للمنزل |
| - Biliyorum, orada gerçekten söylemem gereken bir şey vardı ama söylemedim. | Open Subtitles | هنالك شيء كان يجدر بي أن أقولها هناك و لم أقل و |
| Oraya gidip, yaptığım anlaşmaları feshetmem lazım. | Open Subtitles | يجدر بي الذهاب هناك وإلغاء كل التسويات الخاصة بهم |
| Çöp toplayan biriyle görünmemem gerektiğini. | Open Subtitles | أنه لا يجدر بي التسكع مع شخص يجمع النفايات |
| Sana şeker vermemek gerektiğini gördüm. | Open Subtitles | أرى لما ذكر هنا أنه لا يجدر بي إطعامك السكر |
| Bu insanlarla bizzat tanışmam gerekiyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبوا كأنه يجدر بي لقاء هاؤلاء الناس بنفسي |
| Tüm bu celp kağıtlarını merkez ofisinden geçirmem gerekiyor. | Open Subtitles | كان يجدر بي إرسال هذه الإستدعاءات عبر مكتبي |
| Korkmamam gerekirdi. Ne yapacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | لا يجدر بي أن اكون خائفاً أبداً و لكني لا أعرف ما الذي عليّ فعله |
| Ağzımı açmamam gerekirdi. Böyle bir şey kimsenin aklının ucundan bile geçmez zaten. | Open Subtitles | ما كان يجدر بي قول شيء وأنا متأكّد من أنّ هذه الفكرة لن تخطر ببال أيّ أحد آخر |
| Bak kapamam gerek Sadece olur veya olmaz de, | Open Subtitles | أنظر، يجدر بي الذهاب الأن، فقط.. فقط جاوبني بـ نعم أو لا. |
| İzlemek istemedikleri için minnettar olmamız gerek. | Open Subtitles | يجدر بي أن أكون ممتنة أنهم لم يريدوا المشاهدة |
| Öyledir. Marie'ye yemek alacağıma söz verdim. Çıksam iyi olacak. | Open Subtitles | لقد وعدت مارى ان احضر الغذاء ، يجدر بي الذهاب |
| Henüz kanıtlayamayacağımız şeyler hakkında fazla konuşmasam iyi olacak. | Open Subtitles | يجدر بي عدم التحدث في أمور لا نستطيع إثباتها بعد |
| Yola koyulsam iyi olur. Bu dev çekler kendiliğinden verilmiyor. | Open Subtitles | ، يجدر بي الذهاب لأسلم هذه الشيكات الضخمة |
| Sanırım eve gitsem iyi olur. - Neden? | Open Subtitles | ــ أظن أنه يجدر بي الذهاب للمنزل ــ لماذا ؟ |
| İçerideki tuhaf adam tanımam gereken biri mi? | Open Subtitles | ما بال ذلك الرجل الغامض ذو العصا؟ أهو شخص يجدر بي معرفته؟ |
| Uzun zaman önce yapmam gereken şeyi bu çılgın adamı yere sereceğim. | Open Subtitles | شيء كان يجدر بي فعله منذ مدة إسقاط هذا المتهور على مؤخرتة! |
| Kaselerin dibi görünmeden benim içeri gitmem lazım. | Open Subtitles | يجدر بي العودة قبل أن يأكلوا ما يكفي لرؤية قاع الأطباق. |
| Görüyorsun ya, benim aslında hiç evlenmemem gerekiyordu. | Open Subtitles | الشيء بالنسبة لي أنّه لم يكن يجدر بي أن أتزوّج أبداً |