| Şimdi Büyükelçiyi de ikinci katta bir yerde kilitli tutuyorlar. | Open Subtitles | وهم يحتجزون السفير الآن في مكان ما في الطابق الثاني |
| İki adamımı rehine olarak tutuyorlar. Gemiye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | انهم يحتجزون اثنين من رجالي نحن نحتاج إلى السفينة |
| FBI, oğlunu tuttukları çiftliğin yerini tespit etti. | Open Subtitles | لقد حدّد المكتب الفدرالي البيت الريفي الذي يحتجزون فيه ابنك |
| Bu, şu adamı ellerinde esir tutan Arnavutlara. | Open Subtitles | لهؤلاء للألبان الذين يحتجزون .هذا الرجل لديهم |
| O Komançi, mal karşılığında beyaz bir kadın tuttuklarını söyledi. | Open Subtitles | ، قال ان "الكومانشى" يحتجزون إمرأة بيضاء . يحتجزونها لأجل التجارة |
| Onlara ulaşabilirsek peşlerine düşer, bizi kızların tutulduğu yere götürmelerini sağlarız. | Open Subtitles | اذا وجدناهم ممكن ان نتبعهم الى المكان الذي يحتجزون به البنات |
| Bir yerde bilinçli sentetikleri tutuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحتجزون الكائنات الصناعية الواعية في مكان ما |
| Şimdi de yedi masum çocuğumuzu elçiliklerinde rehin tutuyorlar. | Open Subtitles | من السماء, والان يحتجزون 7 من اطفالنا في السفارة. |
| Şu kapıdan gireceğiz. Rehineleri orada tutuyorlar. | Open Subtitles | حسناً، هذا الباب سيكون مدخلنا إنهم يحتجزون الرهائن هناك |
| Ama 914 numaralı odada İranlı bir sosyopat tutuyorlar. | Open Subtitles | قد لا يعني هذا شيئا، لكنهم يحتجزون مريضا خطيرا ومختلا عقليا في الغرفة رقم 914 |
| Luthor Şirketi Gökdeleni'nden canlı yayındayız, öğlen erken saatlerde silahlı saldırganlar binaya girdiler ve şu anda Luthor Şirketi başkan ve müdürü Lionel Luthor'u ve kimliği belirsiz bir bayan elemanı rehine tutuyorlar. | Open Subtitles | نحن على الهواء مباشرة من عند برج لوثر كورب حيث قام ظهر اليوم رجال مسلحون بإقتحام المبنى وهم الآن يحتجزون ليونيل لوثر رئيس مجلس إدارة مؤسسة لوثر كورب كرهينة |
| Jack'in ailesini tuttukları mülk altı ay önce hayali bir şirket tarafından kiralanmış. | Open Subtitles | مرحباً ، المكان الذى يحتجزون فيه عائله "جاك" تم تأجيره منذ 6 اشهر من شركه وهميه |
| Bak, kardeşimi tuttukları yer burası olmalı. | Open Subtitles | - أنظر, هذا يجب أن يكون المكان الذى يحتجزون أخى فيه. |
| tuttukları şey için. | Open Subtitles | بسبب ما يحتجزون |
| Sorun nedir? Dinle, kardeşim ellerinde. | Open Subtitles | إسمع، إنهم يحتجزون أخي رهينة عليك أن تصدقني |
| Şimdi aldığım bilgiye göre ellerinde rehineleri de varmış. | Open Subtitles | ونُبّئتُ الآن أنّهم يحتجزون عددًا من الرهائن بالداخل. |
| Jesse'yi nerede tuttuklarını biliyorum. | Open Subtitles | لقد وجدته يا في أعرف أين يحتجزون جيسي |
| Buradaki Cabanatuan şehrinin beş mil doğsunda ölüm yürüyüşünden hayatta kalan 500 kişinin olduğu bir esir kampı var. | Open Subtitles | خمسة أميال شرق مدينة كبناتون موقعها هنا هناك معسكر اليابانيون لأسرى الحرب يحتجزون فيه حوالي 500 أسير ناجي من موكب الموت |
| Elçinin içinde tutulduğu depo havaya uçtu. | Open Subtitles | المستودع حيث كانوا يحتجزون السفيرة تم نسفه |
| Onlar kız arkadaşını elinde tutuyor, sen de onların istediği şeyi. | Open Subtitles | هم يحتجزون حبيبتك و انت تحتجز ما يحتاجونه |
| Ama bir avuç bağnazın kayın biraderini hapsetmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | وتترك بعض المتعصبين يحتجزون شقيق زوجتك |
| Bay Mason? Newhall'daki şerif arıyor. Kim Bauer'ı tutuyorlarmış. | Open Subtitles | سيد ميسون ، انه الشريف في نيوال انه يحتجزون كيم باور |
| Hassan'ı burada tuttuklarından kesinlikle emin misin? | Open Subtitles | أنتِ متأكدة تماماً أنهم يحتجزون (حسان) هنا؟ |