| Yani bu yabancıları evime getiriyorsun, ve böyle acayip şeyler soruyorlar? | Open Subtitles | أعني، تحضرين هؤلاء الغرباء إلي منزلي و يسألونني عن تلك الأشياء؟ |
| Sosyal yardımlaşma derneğindeki danışmanlar bana annem ve babamla ilgili sorular soruyorlar. | Open Subtitles | ..حسناً المستشارون الاجتماعيون حينما كانوا يقصدون منزلي كانوا فقط يسألونني عن والداي |
| Onlar öfke ile nasıl başa çıkılacağı konusunda tavsiye soran tutun. | Open Subtitles | هم يسألونني باستمرار عن نصيحة تساعدهم بالتعامل مع غضبهم |
| Açıkçası insanlar oğlumun ne iş yaptığını sorduklarında hep utanırdım. | Open Subtitles | لكي أكون صادقة فلطالما شعرت بالخجل عندما كان الناس يسألونني عن مهنة ابني |
| O köprüde neden bulunduğum hakkında bir sürü soru sordular. | Open Subtitles | لقد كانوا يسألونني أسئلة كثيرة حول سبب تواجدي على الجسر |
| Bana tüm yaz boyunca ne yaptığımı sordukları zaman herşey berbat olacak. | Open Subtitles | أعني باللحظة التي يسألونني فيها ماذا فعلت بهذا الصيف، سيخرب كل شيء |
| Arkadaşlarım bana "Pascal, neden geri kalmış, değersiz, küçük bir ülkeyle bu kadar ilgileniyorsun?" diye sorarlar. | Open Subtitles | أصدقائي يسألونني ,باسكال, كيف يمكنك أن تكون مهتما بشيء بهذه الرجعية انها بلد تعيسة وصغيرة |
| Biliyorum ama insanlar resim yapıp yapmadığımı sorduğunda ne cevap vereceğimi bilemiyorum. "Bu benim resmim" deme gururuna haiz olmak çok hoş olurdu. | Open Subtitles | أدري، ولكن الناس يسألونني إن كنت رسامة ولا أعرف كيف أجيبهم وأظن سيكون جيّدًا إن رديت عليهم وقلت لهم هذه من إبداعتي |
| Sosyal yardımlaşma derneğindeki danışmanlar bana annem ve babamla ilgili sorular soruyorlar. | Open Subtitles | ..حسناً المستشارون الاجتماعيون حينما كانوا يقصدون منزلي كانوا فقط يسألونني عن والداي |
| Bana hep "Bunları ne zaman kullanacağız ki?" diye soruyorlar. | Open Subtitles | انهم دائما يسألونني متى سأحتاج للرياضيات ؟ |
| Ve hala senin şu küçük uluslararası-geliştirmede yaptığın çılgınlığı soruyorlar. | Open Subtitles | ودائما يسألونني عن أوضاعك , تصرفاتك الطائشة |
| Yolda durdurup soran bir sürü insan oldu "sizi bir yerden tanıyorum ama çıkaramadım" diye. | Open Subtitles | أصادف أشخاص يقابلونني في الطرق و يسألونني أعرفك من مكان ما |
| Kim olduğumu soran insanlarla da uğraşamam şimdi. Bu yüzden gelmemeyi... | Open Subtitles | وانا لا استطيع حقاً التعامل ,مع أُناس يسألونني من أكون |
| Her zaman senin gibi bu saatlerde soran küçük veletler olmuştur. | Open Subtitles | هناك دائما شبان مثلكم يسألونني في هذا الوقت |
| Daha sonra bebeğin babasını sorduklarında onlara: | Open Subtitles | كـي أستطيع لاحقـا حين يسألونني من الوالد أن أقول |
| Bana neden geciktiğimi sorduklarında senin bu haklı endişelerinden bahsedeceğim. | Open Subtitles | حسنا، سأقدم تلك الكتلة إلى اللجنة عندما هم يسألونني لماذا تأخرت |
| Bana bir sürü soru sordular. | Open Subtitles | لقد كانوا يسألونني الكثير من الأسئلة هناك , أتعلم ؟ |
| Tesadüfen, ne marka araba kullandığımı sordukları da oluyor. | Open Subtitles | و هذا متفق عليه، كما لو كانوا يسألونني عن نوع سيارتي. |
| Bunu bana çok sorarlar. | Open Subtitles | أتعلم، كثير من الناس يسألونني هذا السؤال |
| İnsanlar bana ne yaptığımı sorduğunda da bunu söylüyorum, ama çoğunun kafası karışıyor, yani, bunu en iyi anlatmamın yolu: teknolojiyi almak ve yaratıcı olmak ve deneyimler yaratmak. | TED | هذا ما أجيب به اﻵخرين عندما يسألونني عن عملي لكنه في نفس الوقت يجعل معظم الناس في حيرة حقاً لذا ، أفضل طريقة عندي لنقله هي بأن أبدع في عملي من خلال التكنولوجيا وخلق تجارب |
| Doğru, ama insanların devamlı ne olduğumu sormasından bıktım. | Open Subtitles | حقاً، لكنني سئمت جداً وتعبت من الناس عندما يسألونني عما إذا كنت أنا هذا أو ذاك |
| Ve pek çok insan bana şu soruyu soruyor: "10 milyar piksele ne ihtiyaç vardı?" | TED | والكثير من الناس يسألونني: "ما الذي تحصل عليه من 10 ملايير بيكسل؟" |
| İnsanlar, hep şu ana kadar bulduğum en ilginç şeyi soruyor: Şu ana kadar o da bu protez bacak. | TED | الناس يسألونني ما هو العنصر الأكثر تشويقا قد وجدته؟ إلى الآن هو هذه الرجل الاصطناعية |