| Hayır, benimle alay etmiyorlar. Sadece yeni olduğum için şaka yapıyorlar. | Open Subtitles | لا ، إنهم لا يسخرون مني بل يتعبوني لأنني الصبي الجديد |
| Diğer çocuklar benimle alay ederdi çünkü büyükbabamlar Kore'den gelmişti. | Open Subtitles | الأولاد الآخرون كانوا يسخرون مني لأن أجدادي أتوا من كوريا |
| Üniversiteden mezun olamadığı için tüm çocuklar onunla dalga geçiyormuş. | Open Subtitles | كل التلاميذ كانوا يسخرون منه لأنه لم يتخرج من الجامعة |
| Öğrenmeye çalışıyordum ama her hata yapışımda çocuklar benimle dalga geçiyordu. | Open Subtitles | أحاول تعلمها لكن في كل مرة أخطئ كان الأطفال يسخرون مني |
| Buna gülüyorlar, tamam mı? Bu bana göre değil. | Open Subtitles | يسخرون منا على هذا حسناً, أنا لا أوافق على هذا |
| Eskiden ödünü patlattığın bir oda dolusu aşağılık, yavaş çekim gibi sana gülüyor. | Open Subtitles | هم يسخرون منكي بالحركة البطيئة في الغرفة المليئة بالأشخاص الذين كنتي ترعبينهم |
| Ve durmuş bana bakarak gülüyorlardı. | Open Subtitles | بدأوا يشيروا بأصابعهم تجاهي , و يسخرون مني |
| alay falan da ediyorlarmış. Tabii sizinle, Giritli gavuru diye. | Open Subtitles | من الواضح إِنهم يسخرون منه ويطلقون عليه الكافر من كريت |
| - Doğru. Erkeklerin dizilerle alay edip, kadınların haberleri sevmemesinden nefret ederim. | Open Subtitles | الرجال الذين يسخرون من المسلسلات التليفزيونية و النساء اللاتي يكرهن نشرات الأخبار |
| Sen Allah' ın Resulüsün alay ediyorlar. Hakaret, yağma. Biz hiçbir şey yapmıyoruz. | Open Subtitles | أنت رسول الله بينما هم حتى الأن يسخرون منا , يعتدون علينا , و ينهبوننا , و نحن لا نفعل شيئا |
| İnsanlar kötü şans getirdiğimi söylüyorlar. Benimle alay ediyorlar. | Open Subtitles | الناس كانوا يقولون أني أجلب الحظ السيئ وكانوا يسخرون مني |
| Kutsal Kitap ile alay edenlerle birlikte olmayı reddediyorum. | Open Subtitles | أرفض أن أكون في ذات الغرفة مع من يسخرون بالكتاب المقدس |
| Dışarıda nefret edip, hor görüp, alay ederler. | Open Subtitles | بالخارج سيكرهونك و يحتقرونك و يسخرون منك |
| Şimdi sen diyorsun ki, dizliklerini diğerleri seninle dalga geçtiği için giymedin? | Open Subtitles | أتقول أنّك لم تكن تضع واقياً للركبتين لأنّ الآخرين كانوا يسخرون منك؟ |
| Şu dünyada iki türlü insan vardır biri teknik servisi arayanlar diğeri de teknik servisi arayanlarla dalga geçenler. | Open Subtitles | هناك نوعان من الأشخاص في العالم أولائك الذين يتصلون بالدعم الفني و أولائك الذين يسخرون ممن يتصلون بالدعم الفني |
| Çocukların değişen vücudumla dalga geçmesi sonra kızların beni, ironik bir şekilde, erkeklere olan ilgim nedeniyle dışlaması, çok fazla gelmişti. | TED | عار الفتيان يسخرون على تغيرات جسدي ثم الفتيات نفينني، تناقضا، بسبب اهتمامي بالأولاد، كان ذلك كثيرا. |
| Pencereden merhaba dediğimde, bana gülüyorlar. | Open Subtitles | عندما أقول لك مرحبا من خلال النافذة فإنهم يسخرون مني |
| Arkadaşların sana gülüyorlar şuan, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أصدقائك هناك يسخرون منكِ. تعلمين ذلك ، أليس كذلك ؟ |
| gülüyor olabilirler, fakat beni kapüşonun altında saklanırken görmedin, değil mi? | Open Subtitles | إنهم ربما يسخرون من ذلك، لكنك لم تراني أخبئ وجهي بالغطاء، أليس كذلك؟ |
| Onu tutuklayan NYPD dedektifleri anlattığı hikayeye gülüyor... | Open Subtitles | كما تجلّى، إن المحققّين المحليين الذين اعتقلوه يسخرون من روايته، |
| Bir hafta bana gülüyorlardı sonraki hafta ise bana gülüyorlardı. | Open Subtitles | مره بالأسبوع يضحكون على نكتاتي , الإسبوع اللذي بعد يسخرون مني . |
| Babamız olmaya çalışıyor. Alaycı baba. | Open Subtitles | إنه يحاول التصرف كأب الأباء يسخرون |
| - Ama Moğollar bize gülerler. - Bırak gülsünler. | Open Subtitles | ـ لكن المغول سوف يسخرون منك ـ دعهم يسخرون |
| Demek istediğim Dugan ve arkadaşları sürekli benle eğleniyorlar. | Open Subtitles | أشعر بأن دوغان والآخرين يسخرون منّي طيلة الوقت. |
| İkisi muhtemelen bir yerlerde saklanmış, pis pis gülüyorlardır. | Open Subtitles | والدينا ربما مختبئان في مكانِ ما الآن يسخرون على أنفسهم. |
| Sana gülecekler. Çıkmaz sokaklara gireceksin. | Open Subtitles | أنت ستجدهم يسخرون منك انته بالكثير من الطرق المسدودة |