| Asıl merak uyandıransa üçüncü bir freskin var olduğu söylentileri. | Open Subtitles | والشيء المثير للفضول انه يشاع ان هناك لوحه جداريه ثالثه |
| Ailesinin Avrupa ve Ortadoğu'da kurduğu yasal şirk etlerin dünya çapındaki suç faaliyetleri için paravan olduğu söylentileri var. | Open Subtitles | الصفقات الإستثمارية للعائلة في أوروبا و الشرق الأوسط يشاع أنها مجرد واجهة للأعمال الإجرامية حول العالم |
| İş suçluları yakalamaya geldiğinde altıncı hissi olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | يشاع أن لديها حاسة سادسه عندما يتعلق الأمر بتتبع المجرمين |
| 100 insanı öldürdüğü söyleniyor ve ona hiç dokunmadık. | Open Subtitles | يشاع بأنه قتل أكثر من 100 شخص ولم نقدر على مسّه |
| Etrafta sevgilimi görmek için Welch'e gidip işten kaytardığıma dair söylentiler dolaşıyor. | Open Subtitles | أتعلم أنه يشاع فى البلدة أنى أخرج مع شاب من ولش |
| Şimdi de tüm adi suçluları salıvereceğim söylentisi dolaşıyor. | Open Subtitles | والآن يشاع بأنني سأطلق سراح السجناء العاديين |
| Benim kültürümde, eğer nereye gidersen git onu yanında tutarsan, sonunda kaderindeki kişiyle tanışacaksın derler. | Open Subtitles | يشاع ان اخذتها اينما ذهبت ستقابل شخص احلامك |
| Evet, Çocuğun kızı orda burda hırpaladığına dair, ...dedikodular geziyordu. | Open Subtitles | نعم لقد كان يشاع انه كان عنيفا معها |
| Eğer yeni Kraliçe, katolik mezhebinin yanında yer alırsa, ki öyle olacağı söylentileri var, o zaman tüm reformumuz tehlikeye girer. | Open Subtitles | إذا كانت الملكة الجديدة تفضل الدين الكاثوليكية كما يشاع ذلك, فأن الاصلاح بأكمله معرض للخطر بالتأكيد |
| Düşmanın silâhının bulunduğu söylentileri dolaşıyor. | Open Subtitles | يشاع أن سلاح العدو قد وجد |
| Düşmanın silâhının bulunduğu söylentileri dolaşıyor. | Open Subtitles | يشاع أن سلاح العدو قد وجد |
| - Sahi mi? Hannah McKay'in burada olduğu söylentileri varken şehri terk etmesi bana garip geldi. | Open Subtitles | أثارت مغادرته البلدة في الوقت عينه الذي يشاع فيه وجود (هانا مكّي) هنا استغرابي |
| Ama Meksikalı kartellerden biriyle bağlantısının olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | ولكن يشاع أنه متواطئ مع إحدى الـ'كارتيلات' المكسيكية. |
| Ama Meksikalı kartellerden biriyle bağlantısının olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | ولكن يشاع أنه متواطئ مع إحدى الـ'كارتيلات' المكسيكية. |
| İki eski polis memurunu öldürdüğün söyleniyor. | Open Subtitles | يشاع بأنك قتلت نائبي شرطة سابقين |
| Luna'yı 1979 yılındaki Metropolitan Havaalanı bombalamasına bağlayan DNA kanıtı bulunduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | يشاع أن أدلة الحمض النووي ربطت لونا لتفجير 1979 مطار العاصمة الدولية. |
| İkinci Dünya Savaşı sırasında, Çin, Japon işgaline karşı savunmak için bölükler kullandı ve duvarın bazı bölümlerinin hâlâ daha askeri eğitim için kullanıldığı yönünde söylentiler var. | TED | خلال الحرب العالمية الثانية، استخدمت الصين منها أقساماً للدفاع ضد الغزو الياباني، و يشاع أن بعض الأجزاء ما زالت تستخدم في التدريب العسكري. |
| Şimdi de tüm adi suçluları salıvereceğim söylentisi dolaşıyor. | Open Subtitles | والآن يشاع بأنني سأطلق سراح السجناء العاديين |
| Şey,benim kültürümde,birincide başarılı olmazsan, dene ve dene ve tekrar dene derler. | Open Subtitles | يشاع ايضا ان لم تفلحي , حاولي و مرارا |
| Yeni ortaklarım arasında dönen dedikodular mı? | Open Subtitles | أتعرف ما يشاع بين زملائي الجدد؟ |
| Komiser! söylentilere göre, | Open Subtitles | أيها المفوض, يشاع أن معدل سرقات الشوارع انخفض |