| İnsanlar bir süredir John'ın zıvanadan çıktığı hakkında şikayet ediyordu. | Open Subtitles | كان الناس يشتكون منذ فترة بأن ملهى جون غير منظم |
| Onlar tabii ki hayal kırıklığına da uğramışlar, ama şikayet etmiyorlar, düzeltiyorlar. | TED | هم محبطون للغاية منها لكنهم لا يشتكون من ذلك، إنهم يصلحونه. |
| O yüzden askerleri şikayet ederken duyarsanız bundan söz ettiklerini bilin. | TED | لذلك عندما تسمعون الجنود يشتكون , هذا هو بالضبط ما يتحدثون عنه , تعرفون ؟ |
| Kıyıya çok fazla yaklaşıyorsunuz, kamptaki herkes sizden şikayetçi. | Open Subtitles | المخيمون يشتكون من أنّك اقتربت منهم كثيرًا. |
| İnsanlar şikayetçi. Neden sana aldığım kulaklıkları kullanmıyorsun? | Open Subtitles | الناس بداوا يشتكون لماذا تستعملي سماعة الراس التي احضرتها لك |
| Televizyon kanallarımız da kavgalardan şikâyet ediyor. | Open Subtitles | و محطات التلفزه لدينا ، يشتكون مِن إزدياد الصراعات فيما بيننا |
| İnsanlar şu sıralar yaşadığımız ekonomik karmaşadan şikâyet ediyorlar. | Open Subtitles | الناس يشتكون من الأزمة الاقتصادية التي نعاني منها في الوقت الحاضر |
| Ama erkekler asla geveleyip saçmalamaz | Open Subtitles | لكن الرجال لا يشتكون ابدا |
| Bütün gün sadece insanların şikayetlerini dinliyorum. | Open Subtitles | كل ما اراه طيله يومى هو الناس يشتكون الى |
| Kızlarımın çeneleri durmadı: "Leon, telefonu kapatmıyor. " | Open Subtitles | لان البنات يشتكون لي ليون، أنه لن يشترك في الهاتف |
| Bütün arkadaşlarım çocukları onlarla zaman geçirmiyor diye şikayet ediyor ama ben öyle değilim. | Open Subtitles | جميع أصدقائي يشتكون أن أبنائهم لا يريدون قضاء الوقت معهم |
| Hatta ayin çanı onları uyandırdığı için şikayet ediyorlar. | Open Subtitles | حتى أنهم يشتكون من أن قرع النواقيس يوقظهم من نومهم |
| İkinci vardiyadakiler, çalışma masalarınızda bıraktığınız çöplerden şikayet ediyorlar. | Open Subtitles | المناوبة الثانية كانوا يشتكون بشأن القمامة التي تُركت في محطات عملنا |
| Kimseyi uyutmadınız yine. Tüm komşular şikayet ediyor. | Open Subtitles | ، لقد أبقيتَ الجميع مستيقظين ثانية . الجيران كلهم يشتكون |
| Tüm gün boyunca insanlar bana şikayet edip duruyor. | Open Subtitles | كل ما اراه طيله يومى هو الناس يشتكون الى |
| Ama şikayetçi olan ebeveynlere göre hala ayrımcılık yapıyorsun. | Open Subtitles | بالنسبة للأولياء الذين قد يشتكون فأنتم تقومون بعزل الأطفال |
| Çiftliğinizdeki 17 işçi fazla mesai ödemelerindeki gecikmelerden şikayetçi. | Open Subtitles | حوالي 17 عاملاً في مزرعتكم يشتكون من تأخر في دفع أجورهم |
| Ama şikayetçi komşulardan telefon gelmedi. | Open Subtitles | كان الأمر عنيفا جدا و نعرف ان كايتي صرخت و مع ذلك لم نرى اتصالات من جيران يشتكون |
| İnsanlar ücretin fazlalığını şikâyet ediyor ama herkesin parti vermeye Amsterdam'dan kokulu tütsü almaya parası yetiyor. | Open Subtitles | الأناس هنا يشتكون حول التكاليف ولكن بإمكانهم تحمّل الضرب في الحفلات ويشترون البخور المحروق من أميستاردام |
| Müşteriler şikâyet ediyor ve bizi kazancımızdan ediyor. | Open Subtitles | الفتيات والزبائن يشتكون منه، إنّه مصدر خسارتنا |
| Otobüsün kliması bozuldu ve bu Amerikalı salaklar hep şikâyet ediyorlar. | Open Subtitles | لقد تحطم مكيف الحافلة وهؤلاء الأمريكان الأغبياء لا يتوقفون عن الشكوى، دائماً يشتكون |
| Ama erkekler asla geveleyip saçmalamaz | Open Subtitles | لكن الرجال لا يشتكون ابدا |
| Bütün gün senin gibi insanların şikayetlerini dinlerim... ve sonunda onlara düşündüklerimi söylerim. | Open Subtitles | طوال اليوم، يتوجب علي أن أستمع لأشخاص مثلك يشتكون والأن أستطيع أخيراً أن أخبرهم برأيي |
| Kızlarımın çeneleri durmadı: "Leon, telefonu kapatmıyor. " | Open Subtitles | لان البنات يشتكون لي ليون، أنه لن يشترك في الهاتف |